Kızılırmak Türküsü
Kızılırmak parça parça olaydın
Her parçanı bir diyara salaydın
Sen de benim gibi öksüz kalaydın
Kızılırmak nittin allı gelini
Nasıl aldın allı pullu gelini
Köprüden geçerken köprü yıkıldı
Üçyüz atlı birden suya döküldü
Nice gelinlerin boynu büküldü
Kızılırmak nittin allı gelini
Nasıl aldın allı pullu gelini.
Anonim
Biçim açıklaması:
Türkü’de bir düğün alayının Kızılırmak üzerindeki köprüden geçerken köprünün yıkılması sonucu üç yüz atlı ile birlikte gelinin boğularak ölüşünden duyulan acı dile getirilmektedir.
Türkü, 4 + 4 + 3 = 11 ve 6 + 5= ll’li hece ölçüsüyle söylenmiştir. Kafiye örgüsü şöyledir:
---------------- a) olaydın
---------------- a) salaydın
---------------- a) kalaydın
---------------- b) allı (gelini rediftir)
---------------- b) pullu (gelini rediftir)
---------------- c) yıkıldı
---------------- c) döküldü
---------------- c) büküldü
---------------- b) Nakarat
---------------- b) Nakarat
Şiirde hiçbir yabancı kelime kullanılmamıştır. Halk Türkçesinin içtenliği ve kıvraklığı sezilmektedir.
Şiirdeki Bazı Kelime ve Deyimleri Anlamları
Boynu bükülmek: Acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak.
Öksüz kalmak: Anası ya da hem anası hem babası ölmüş olmak.
Suya dökülmek: Bir topluluğun hep birlikte suya düşmesi.
Nittin: - ne ettin, ne yaptın. “Nasıl aldın” - ölümüne neden oldun, öldürdün” anlamındadır.
Türkü, yapısı ve sözleri bakımından iki bölüme ayrılır. Birinci bölümde asıl sözler bulunur. “Kızılırmak parça parça olaydın / Her parçanı bir diyara salaydın / Sen de benim gibi öksüz kalaydın” İkinci bölümde her bendin sonunda tekrarlanan nakarat mısraları vardır: “Kızılırmak nittin allı gelini / Nasıl aldın allı pullu gelini?”
Türküler genellikle yedili, sekizli ve on birli hece kalıplarıyla söylenir. Konuları çok değişik olmakla birlikte daha çok aşk duyguları, savaşlarda gösterilen kahramanlıklar, halkı heyecanlandıran olaylar işlenir. Halkımız bütün acılarım, sevinçlerini, hayranlıklarını türkülerle dile getirir. Bedri Rahmi Eyüboğlu “Türküler Dolusu” şiirinin bir yerinde şöyle der: “Ah bu türküler, köy türküleri / Olgun bir karpuz gibi yarılır içim / Kan damlar ucundan mürekkep değil / İşte söz, işte ses, işte biçim: / Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar / Bu türkünün yüreğinde sancı var. / Ah bu köy türküleri / ne düzeni belli, ne yazanı / Altlarında imza yok ama / İçlerinde yürek var / Cennet misali sevişen / Cehennemler gibi döğüşen / Bir çocuk gibi gülüp / Mağaralar gibi inleyen / Nasıl unutur nasıl? / Ömründe bir defa Kâzım’ım türküsünü dinleyen”
Türküler konuları, besteleri bakımından da ayrı ad alırlar.
1- Ninniler,
2- Çocuk Türküleri,
3- Doğa Türküleri,
4- Aşk Türküleri,
5- Kahramanlık ve Askerlik Türküleri,
6- Tören Türküleri,
7- İş Türküleri,
8- Karşılıklı Türküler,
9- Ölüm Türküleri (ağıtlar),
10- Oyun Türküleri.
Bu konuda daha fazla bilgi almak isteyenler Cem Dilçin’in Türk Dil Kurumu yayınlarından “Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, 1983 adlı eserine başvurabilirler.
Anlam açıklaması:
“Kızılırmak Türküsü” acıklı bir düğün olayından söz et-mektedir. Burada bir olay anlatılmaktan çok duyarlı bir türkü haline getirilmiş bir olguyla karşılaşmaktayız. Birinci üçlükte duygu, ikinci üçlükte olgu anlatılmakta, nakarat mısraları ise faciadan duyulan üzüntüyü dile getirmektedir.
Halkımız birçok türküsünde günlük olaylar karşısındaki duygulanışlarını sonraki kuşaklara aktaracak etkili bir ezgi halinde anlatmaya çalışmıştır.
Türkü üç yüz atlının suya dökülüp boğulması sonucu (ki bunların çoğu yiğit ve bekâr gençlerdir.) Onlarla evlenmeyi düşleyen genç kızların acındırıcı, çaresiz durumlarını ve evli kadınların ölen kocaları için duyulan acıyı “Nice gelinlerin boynu büküldü” mısraında dile getirmektedir.