Mensur Şiir

Edebiyatımızda “Mensur” tabiri düz yazı biçiminde yazılmış eser anlamında kullanılmaktadır. “Mensur Şiir” ise aliterasyon(ünsüz uyumu), asonans(ünlü uyumu), tekrir, kafiye-redif gibi ahenk unsurları ile benzetme, mübalağa, tenasüp gibi söz sanatlarının kullanıldığı düz yazı metinler için kullanılan bir tabirdir. Batı edebiyatından alınan bu yeni edebi tür için “Mensur Şiir” tabiri ilk defa Servet-i Fünun Dönemi'nde Halit Ziya Uşaklıgil tarafından kullanılmıştır.

Modern edebiyatta Mensur Şiir türünde ilk eserler Fransız edebiyatında Baudelaire, Mallarme, Rimbaud, Varlen gibi şairler tarafından yazılmıştır. Türk Edebiyatında Batı edebiyatı ile etkileşimin bir sonucu olarak ilk defa Tanzimat şairleri tarafından denenmiştir. baudelaireŞinasi Efendinin Mallarme’den yaptığı çeviriler, Abdülhak Hamit Tarhan’ın “Makber Mukaddimesi” ve Namık Kemal’in “İntibah” romanındaki bazı metinler mensur şiir türünün gelişip yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Yine Tanzimat şairlerinden Recaizade Mahmut Ekrem’in şiir hakkındaki şiir sadece vezinli, kafiyeli söz olmadığı yönündeki görüşleri Servet-i Fünun yazarlarının mensur şiir türünde eserler yazmalarında etkili olmuştur.

Mensur Şiirin Özellikleri

-         Mensur şiirler yapı bakımından düz yazıya; dil ve anlatım açısından şiire benzer.

-         Mensur şiirlerde kafiye –redif, ölçü gibi şairi sınırlayıcı unsurlar olmadığı için şairler daha özgür hareket edebilmişlerdir.

-         Mensur şiirler ile Eski Türk Edebiyatında Seci türü arasında dil ve söyleyiş olarak benzerlik vardır.

-         Mensur şiir türü edebiyatımıza Batı Edebiyatından (Fransız) girmiş; ilk örnekleri Servet-i Fünun’da Halit Ziya tarafından verilmiştir.

-         Mensur şiirlerde iç uyak bulunur.

Mensur Şiir Türündeki Eserler ve Yazarları

Halit Ziya Uşaklıgil: Mensur Şiirler, Mezardan Sesler

Mehmet Rauf: Siyah İnciler

Mensur Şiir Örnekleri

SARI GÜL

Gözlerin elindeki güle merkûz idi (dikilmişti), parmakların aheste aheste yaprakları koparıp rüzgâra bahşediyordu (veriyordu).

Seni seyrettikçe kalbimde hüzünler hissediyordum. Şu anda hayalhanenin acı acı fikirlerle meşgul olduğundan emin idim. Yapraklar bitinceye kadar hiç tavrını ve vaziyetini değiştirmeyerek hazin hazin sükût ediyordun. Lakin son yaprak son metanetini mahvetti; birden bire bir tuğyan-ı sirişk (gözyaşı seli) hasıl oldu.

Ağladın, şimdi toprakta mevzu (konulmuş) olan başını sineme dayadın, hüngür hüngür ağladın.

Ben de ağlıyordum. Senin ağlayışına ağlıyordum. Senin gözlerin sükût etti, lakin benimkiler devam ediyor.

O zamandan beri sarı gülleri görmesini arzu etmem, çünkü en kıymetlisini mezara gömdüm.

Halit Ziya UŞAKLIGİL

Mensur Şiirler