Servet-i Fünun Dönemi Hikaye ve Roman

Türk edebiyatında hikaye - roman gibi mensur anlatım türleri gerçek yerini ve değerini ancak Serveti Fünun Dönemi'nde kazanmıştır. Tanzimat ile başlayan Türk edebiyatının batılılaşması hareketi ile şiir türünde yapılan her türlü yenilik en az bir kesim tarafından tepkiyle karşılanmış; Eski Türk Edebiyatı geleneği ile yetişen sanatçılar bu geleneğin en azından biçim yönüyle etkisinde kalmışlardır. Bu sebeple türünde yenilik yapmak pek kolay olmamıştır. Halbuki hikaye ve roman türünün gelişip yaygınlaşmasında Tanzimat yazarları herhangi bir zorluk ile karşılaşmıştır.

Serveti Fünun Dönemi hikaye ve roman yazarları eski Türk edebiyatı geleneğiyle değil Fransız edebiyatının tanıyarak yetişmiştir. Dil, üslup, şekil ve içerik yönüyle eski Türk edebiyatımıza değil Batı edebiyatına bağlıdırlar. Bu nedenle hikaye ve roman türünde Batı edebiyatı seviyesini yakalamakta zorlanmamışlardır.

Bu yeni mensur anlatım türleri eski Türk edebiyatımızdaki Mesnevi ve masal gibi türleri gölgede bırakmış ve Yaşanmış veya yaşanabilir olayların anlatıldığı bu yeni edebi tür okur tarafından daha çok sevilmiş ve beğenilmiştir. Hikaye ve roman türünün bu denli rağbet görmesinin bir diğer sebebi de ,gazetenin de etkisiyle, yazarların düz yazı türüne yoğun ilgi duymasıdır.

Serveti Fünun edebi geleneğinin ortaya çıktığı dönemde batıda romantizm akımı etkisini ve gücünü yitirmesine rağmen Türk edebiyatında hala çok etkilidir. Serveti Fünun yazarlarını Batı edebiyatı ile doğrudan etkileşimlerinin bir sonucu olarak romantizm yerine Realizm akımını benimsemiştir; fakat yazarların romantizmin etkisinden kurtulmaları pek kolay olmamıştır.

Servet-i Fünun Hikaye ve Romanlarının Genel Özellikleri

-         Servet-i Fünun yazarları zihniyet olarak “Sanat sanat içindir.” anlayışına bağlı kalmışlardır. Hikaye ve romanlarda bu anlayış ile sosyal toplumsal sorunlara ancak yüzeysel olarak değinmişlerdir.

-         Bu dönem hikaye ve romanlarında olaylar İstanbul’da geçer. Yalnız Halit Ziya Uşaklıgil, “İzmir Hikayeleri” adlı eserinde İstanbul dışına çıkmıştır.

-         Hikaye ve romanlar üslup, kurgu ve teknik açıdan Batı seviyesine ulaşmıştır. Türk Edebiyatında Batı seviyesindeki ilk romanımız Halit Ziya Uşaklıgil’in “Mai ile Siyah” adlı eseridir.

-         Bu dönem anlatılarında dil şiirlerde olduğu gibi ağır, süslü ve sanatlıdır. Özellikle Halit Ziya roman ve hikayelerinde sanatlı bir dil kullanmıştır. Bu durum Servet-i Fünun geleneğine bağlı yazarların tümünde görülür. Dönemin Hüseyin Rahmi gibi bağımsız yazarları ise Servet-i Fünun yazarlarına göre daha sade bir dil ile yazmışlardır.

-         Romanlarda “Realizm” akımından etkilenmişlerdir. Bu akımın bir gereği olarak gözleme önem vermişler. Hikaye ve romanlarda yaşanmış ve yaşanabilir olayları, hayat sahnelerini, kahramanları gerçeğe uygun olarak işlemişlerdir. Kişi ve mekan betimlemelerine önem vermişlerdir. Yalnız dönemin bağımsız yazarlarından Hüseyin Rahmi “Natüralizm” akımından etkilenmiştir. (Naturalizm akımının Türk Edebiyatındaki ilk temsilcisidir.)

-         Roman ve hikayelerde kahramanlar çoğunlukla karakterdir ve aydın, kültürlü, seçkin bir zümreden seçilmişlerdir. (Örn: Ahmet Cemil / Mai ile Siyah)

-         Hikaye ve romanlarda tema günlük hayattan alınmadır. Bireyin yalnızlığı, aşk, kıskançlık, umduğunu bulamama, karamsarlık, mutluluk arayışı gibi bireysel temalar işlenmiştir.

a-        Servet-i Fünun Dönemi Hikaye ve Roman Yazarları

izmir hikayeleri1-        Halit Ziya Uşaklıgil (1865-1945)

Edebiyatımızda “Türk Romanının Babası” olarak ün yapmış bir sanatçı olan Halit Ziya, Servet-i Fünun Dönemi'nin en önemli romancısıdır. Devrin bütün sanatkarları üzerinde derin bir etki bırakmış hikaye ve romanlarında kullandığı dil ve üslup ile örnek bir yazar olarak görülmüştür.

Hayatı: İstanbul’da doğmuştur. Ailesinin İzmir’e ikameti ile buraya taşınmış, öğrenimini burada tamamlamıştır. Halit Ziya’da okuma zevki ve edebiyat aşkı dedesi Hacı Ali Efendi sayesinde doğmuştur. Daha çocuk yaşlarda iken dedesinin okuttuğu tercüme eserler, Fransız Okulunda aldığı iyi bir eğitim, sağlam ve geniş bir kültür çevresinde yetişmesi Halit Ziya’nın ileride güçlü bir yazar olmasını sağlamıştır.

Edebi Yönü: Edebiyat dünyasına İzmir’de Vilayet gazetesinde yayınlanan “Okuma Nedir?” isimli bir makale ile dahil olmuştur. Aynı zamanda bazı edebi yazılarını da Hazine-i Evrak dergisinde “Mehmet Halit” imzasıyla, yayınlanmak üzere İstanbul’a göndermiştir.

İzmir’de bir grup arkadaşı ile çıkardığı “Hizmet gazetesi” ile edebiyat ile olan bağlarını güçlendiren yazar mensur şiirleri ile Sefile, Nemide, Ferdi ve Şürekası, Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası romanlarını ve bazı hikayelerini bu gazetede bölüm bölüm yayınlamıştır. Yine Bu muydu, Heyhat isimli hikayelerini de bu dönemde yazmıştır.

Halit Ziya 1896 yılında tam anlamıyla Servet-i Fünun yazarları arasına katılmıştır. Aynı tarihte “Mai ve Siyah” isimli romanı yayınlaması ile büyük bir üne kavuşmuştur. Bu tarihten 1901 tarihine kadar geçen süreç Halit Ziya’nın en verimli olduğu zamanlar olmuştur.

Mai ve Siyah’ta hayalleri peşinde koşan genç bir şairin(Ahmet Cemil) hayatın gerçekleri ile yüzleşmesi ve mutluluğu bir türlü bulamaması; Aşk-ı Memnu’da yanlış tercihleri yüzünden hayatları mahvolan kahramanların girdikleri çıkmazı anlatmıştır.

Halit Ziya roman ve hikayelerinde iyi bir gözlemci olmasının sonucu olarak zengin bir betimleme ve kapsamlı tahliller yapabilmiştir. Dili kullanmadaki ustalığı ile de olayları en ince ayrıntılarına kadar gözler önüne serebilmiştir.

Romancılığı kadar da güçlü bir hikaye yazarı olan Halit Ziya, İzmir Hikayelerinde buranın yaşam ve kültürünü de ustalıkla işleyebilmiştir. Hikayelerinde Bourget, Goncourt A. Daudet gibi yazarların etkileri görülür.

Eserleri

Roman: Sefile, Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası(İzmir dönemi romanları)Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu ,Kırık Hayatlar, (İstanbul /Servet-i Fünun), Nesl-i Ahir(Yayınlamamıştır.)

Hikaye: Bir Muhtıranın Son Yapraklan (1890), Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası (1890), Bu muydu (1898), Heyhat(Kayıp), İzmir Hikayeleri

Küçük Hikayeleri: Bir Yazın Tarihi (1900), Solgun Demet (1901), Bir Şiir-i Hayal (1915), Sepette Bulunmuş (1920), Bir Hikaye-i Sevda (1922), Aşka Dair (1934), Hepsinden Acı (1934), Onu Beklerken (1935), İhtiyar Dost (1937), Kadın Pençesi (1939)

mehmet rauf2-        Mehmed Rauf (1874—1931)

Hayatı: Servet-i Fünun edebiyatının önemli bir nesir yazarı da Mehmet Rauf’tur. İstanbul’da doğmuş; devrin diğer yazarları gibi Batı edebiyatını yakından tanımış; hem bu edebiyatın hem Halit Ziya’nın tesiri ile yetişmiştir. Anlatılarında bir çok açıdan Halit Ziya’dan etkilense de dil ve sanat yönü ile ondan ayrılır. Halit Ziya’ya nazaran daha sade; ama zayıf dil kullanmıştır. Servet-i Fünun dergisine Halit Ziya’nın daveti ile katılmıştır.

Edebi Yönü: Mehmet Rauf, Halit Ziya’nın gölgesinde kalmış bir yazardır. Buna rağmen Tanzimat yazarları ile kıyaslandığında başarılı bir romancı olduğu görülür. Onun roman ve hikayelerinde kendi hayatından izler görülür. Hikaye ve romanlarında genel olarak aşk maceraları anlatılmıştır. Onu esas üne kavuşturan romanı Eylül’dür. Eylül romanı çok yönlü ve ayrıntılı ruh tahlilleri ile Türk edebiyatında ilk Psikolojik roman olarak kabul edilir. Roman ve hikayelerinin çoğunda aynı tema ve konuları işlemiştir. Romanlarında olaylar hep İstanbul’da geçer. Eylül romanında Süreyya, Suat ve Necip arasında gelişen olaylar anlatılır. Necip arkadaşının karısı olan Suat’ı sever; bu duygudan bir türlü kendini alamaz. Suat da Necip’e ilgi duymaktadır. İki aşık, aşk gibi temiz bir duyguyu ihanet ile kirletmek istemez ve girdikleri çıkmazdan çıkan bir yangında can vererek kurtulurlar.

Eserleri

Roman: Ferda-yı Garam, Genç Kız Kalbi, Karanfil ve Yasemin, Son Yıldız, Halas

Hikaye: İhtizar, Aşıkane, Son Emel, Menekşe, Bir Aşkın Tarihi, Hanımlar Arasında, Üç Hikaye, Pervaneler Gibi, Kadın İsterse, Gözlerin Aşkı, Eski Aşk Geceleri, İlk Temas İlk Zevk, Bin Bir Buse

huseyin cahit yalcin3-        Hüseyin Cahid Yalçın(1875-1957)

Hayatı: Servet-i Fünun’da sanatkarlığından ziyade gazeteciliği ile ön plana çıkmış bir yazardır. Diğer Servet-i Fünun yazarları gibi İstanbul çevresinde ve Batı kültürünü yakından tanıyarak yetişmiştir. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar yayınlamıştır. Öğretmenlik, müdürlük, millet vekilliği gibi çeşitli memuriyetlerde bulunmuştur.

Edebi Yönü: Hüseyin Cahid Yalçın Batı edebiyatından çeşitli telif, tercüme eserleri okuyarak hikaye ve roman yazmaya başlamıştır. Fransızcayı kendi gayreti ile öğrenen yazarın, devrin diğer sanatkarlarına nazaran Arapça, Farsça konusunda dil bilgisi yetersizdir. Gerek üslup farkı gerekse dildeki yetersizliği nedeni ile diğer sanatçılara göre daha sade bir dille eser yazmıştır.

Eserleri

Roman: Nadide, Hayal İçinde

Hikaye: Hayat-ı Muhayyel

4-        Diğer Yazarlar ve Eserleri:

Ahmet Hikmet Müftüoğlu: Gönül Hanım(Roman), Haristan ve Gülistan(Hikaye)

Saffeti Ziya: Salon Köşelerinde(Roman),Kadın Ruhu (öykü, 1914),Silinmiş Çehreler, Bilinen Simalar (öykü 1924)

huseyin rahmi metresb-       Servet-Fünun Dönemi Bağımsız Yazarlar

Servet-i Fünun ile aynı dönemde özellikle Ahmet Mithat’ın tesiri ile ayrı bir edebi çevre gelişmiştir. Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim gibi yazarların yer aldığı bu bağımsız edebiyatçılar kendilerine Ahmet Mithat’ı örnek almışlar; hikaye ve romanlarında onun çizgisini benimsemişlerdir. Servet-i Fünun yazarlarının daha çok salon edebiyatı olarak adlandırılan seçkin - elit, bir zümreye hitap etmelerine karşın bu edebi çevredeki yazarlar halkın her kesiminden insanın yer aldığı eserler kaleme almışlardır. Bu eserlerde geniş halk kitlelerine ulaşma gayretinin bir sonucu olarak sade bir dil kullanmışlardır.

huseyin rahmi1-        Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944)

Tanzimat devrinde Ahmet Mithat’ın halka ulaşma gayesi ile sanatsal estetiğe önem vermeden bol bol ve halk için yazma ve halkı aydınlatma gayretini Servet-i Fünun’da Hüseyin Rahmi benimsemiştir. Ahmet Mithat kadar olmasa da çok sayıda eser yazmıştır. Onun eserlerinde olaylar arasında iyi, güzel, bayağı, sıradan gibi herhangi bir ayrım yoktur. Kahramanlar yetiştikleri çevrenin ve sahip oldukları ailenin etkisi ile kötü karakterli, yalancı, hilebaz, çıkarcı gibi hayatın sillesini yemiş düşkün insanlardır.

Hüseyin Rahmi Natüralizmin etkisinde kalmıştır. Eserlerinde bu akımdaki gibi kalıtım ve çehrenin insan üzerindeki etkisi açıkça görülür. Yalnız Hüseyin Rahmi Natüralizmdeki gibi kenara çekilmez; o Ahmet Mithat gibi olaylara müdahale edip durumlar hakkında yorum yapar. Onun asıl amacı hayata dair bu olumsuzlukları en komik vaziyetleri ile halkın gözleri önüne sermektir.

Eserleri

Roman: Şık, İffet, Mutallaka, Mürebbiye, Metres Nimetşinas, Bir Muadele-i Sevda, Tesadüf, Şıpsevdi, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Sevda Peşinde, Cadı, Gulyabani, Hakka Sığındık, Toraman, Efsuncu Baba, Billur Kalp, Ben Deli miyim?

Hikaye: Kadınlar Vaizi

ahmet rasim karikatur2-        Ahmet Rasim(1864 - 1932)

Servet-i Fünun devrinde Ahmet Mithat çizgisinde sayılabilecek bir diğer yazarımız da Ahmet Rasim’dir. İstanbul’da doğmuş ve bu çevrede yetişmiştir. Hayatının ilk yıllarında büyük zorluklar yaşamıştır. Darüşşafaka’da okumuş ve burayı birincilikle bitirmiştir. Çeşitli kalemlerde memuriyet yapsa da bunlardan ayrılıp hayatı boyunca yazarlık yapmıştır.

Daha çok mektup, sohbet, fıkra gibi öğretici türlerde başarı göstermiş bir yazardır. Roman ve hikayelerinde genellikle aşk temasını işlemiştir. Sade dili ve akıcı üslubu ile devrinde çok okunmuş ve sevilmiş bir yazardır.

Eserleri

Roman: Hamamcı Ülfet

Hikaye: İlk Sevgi, Güzel Eleni, Mektep Arkadaşım, Endişe-ı Hayat, Nakam, Asker Oğlu, Sevda-yı Sermedi, İki Güzel Günahkar, İki Günahsız Sevda