ŞİİRİN ANLAM YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
Şiir Dili ve Günlük Dil
Şiirde Alamın Sağlanması
Şiir bir sanattır ve sanat ürünlerinin bir değil birden çok anlamı vardır. Edebiyat gerçeği doğa ve insandan alarak çarpıtır; ona yeni ifadeler kazandırır. Dış dünyada en doğal hal ve şekilleri ile karşımıza çıkan olay, olgu, nesne ve kavramlar şiirde bambaşka bir kimliğe bürünür. Botanikte gül çiçeğinin çağrıştırdığı anlam ile edebiyatta, şiirde gülün çağrıştırdığı anlam ve insana hissettirdiği duygu aynı değildir.
Şiirde gerçeklik şairin dil – üslup özelliklerine göre yeni boyutlar kazanır. Şu örneği inceleyelim:
“Akıyordu su
Gösterip aynasında söğüt ağaçlarını
Yıkıyordu salkımsöğütler suda saçlarını”
Nazım Hikmet
Dizelerinde şair doğadaki bir canlıya insan özellikleri vermiştir. Onu türlü yönleri ile insana benzetmiştir. Buradaki gerçeklik şiire özgüdür.
Şiir Dili
Şiirlerin dili diğer edebi türlerden ve günlük konuşma dilinden apayrı bir yapıya sahiptir. Bir kelime veya kelime topluluğu diğer metinlerde ilk anlamı ile kullanılırken şiirde hem gerçek hem de yan, terim ya da mecaz anlamda kullanılır. Şiirin dilinde şu özellikler görülür:
Şiirde Kullanılan Dilin Özellikleri:
1- İmgeleme: Her zaman kullanılan kelime, kelime grubu ve cümleler ile ifade edilemeyen olay, olgu, durum, kavram veya farklı duyguların alışılmışın dışında kelime ve tamlamalarla ifade edilmesine imgeleme denir. Bu kelime ve kelime grupları imge olarak adlandırılır.
Örnek:
Ebrulu semaya hilkat elmas serper
Durgunca bir deniz sahilleri öper
Söner ufuklarda sevdalı bir kamer;
Yıldız gibi uçar ateş böcekleri
Gecenin gözyaşı öper çiçekleri.
İmge:“ elmas serper” ifadesinde şair yıldızları gökyüzüne Yaratıcının serpiştirdiğini ve bu yıldızların elmasa benzediğini anlatmaktadır.
Gerçeklik:Yıldızlar birer gezegendir ve Allah onları belli bir düzen ile bir araya getirmiştir.
Not: Görüldüğü üzere şiirin gerçekliği ile dış dünyanın gerçekliği aynı değildir.
2- Çağrışım: Bir şiirde kelimelerin insanda uyandırdığı anlam değerine çağrışım denir. Bazı kelimeler çağrışım yönünden zengindir. Şiir çağrışım derinliği yaratmak için şiirde soyut kelimeleri tercih eder.
Örnek:
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
Çağrışım:Şiirde çağrışım yönünden en zengin kelime “ merdiven” kelimesidir. Edebiyatta geçen ömrü, elde edilen başarıyı, zorluğu, ihtiyarlığı, insan anılarını vb. çağrıştırmaktadır.
Gerçeklik:Merdiven dış dünyada insan hayatını kolaylaştırmaya, yüksek yerlere çıkmaya yarayan bir araçtır. Günlük dilde çağrışım yönü zayıftır.
3- Mecaz: Bir sözcüğün gerçek ve temel anlamı dışında farklı bir anlamda başka bir varlığın ya da kavramın yerine kullanılmasıyla ortaya çıkan anlamına mecaz anlam denir. Mecazlı ifadelerde benzetme amacı güdülmez.
Örnek:
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle!
Mecaz: Şiirde “uçmak” kelimesi hızlı gitmek, koşmak, koşturmak manasında kullanılmıştır.
Gerçeklik: “uçmak” gerçekte havada süzülmek anlamına gelmektedir.
4- Mazmun: Edebiyatta, özellikle Eski Türk şiirinde bazı kavram ve duyguları anlatmak için kullanılan kalıplaşmış sözlere mazmun denir.
Örnek:
Zülf: saç; Ebru: kaş, Çeşm: göz; Ruh: Çehre, yüz; Hal: Ben; Hat: Sebze, karınca; Leb: Dudak; Bad-ı Seba: Sabah rüzgarı; Ab-ı Hayat: Gençlik suyu; Çemen: Cennet, zümrüt; Gül: Sultan; Söz: Tuti; Kad, kamet: Boy; Yar: sevgili; İnci: Diş; Gonca: Ağız; Yay: Kaş; Ten: Gül, sanem, can
5- Benzetme: Şiirde anlamı ve ifade gücünü artırmak için kullanılan en yaygın yöntem benzetmelerden yararlanmaktır. Benzetme farklı kavram veya nesneleri türlü özellikleri yönü ile birlikte anlaktır.
Örnek:
Çıkıyor kayık, iniyor kayık
Devrilen bir atın sırtından inip
Şahlanan bir ata biniyor kayık
Benzetme: Bu şiirde “kayık” insana; “deniz dalgaları” ise şahlanan, devrilen bir ata benzetilmiş.
6- Dize: Şiirde yapıyı oluşturan en küçük birime dize, mısra denir. Bir şiirin mısralar ile yazılması sadece şiirin diline özgüdür. Böylelikle devrik ve imgeli cümle yapısı şiir dilinin bir özelliği olarak karşımıza çıkar.
Örnek:
Atlılar atlılar kızıl atlılar,
Atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At...
Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
Şiirde Anlam (çok anlamlılık)
Şiir bir sanattır ve tek bir anlamı olmaz. Aynı şiiri okuyan her bir insanın farklı duygular hissetmesi ve yine aynı şiiri farklı yorumlaması şiirin çok anlamlı olduğunu gösterir. Şiirde bu anlam zenginliği yukarıda açıklanan yöntemlerle sağlanmaktadır.
Örnek:
“haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu”
Attila İlhan
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Aşık Veysel
Not:Edebiyatta manzum bazı türlerin gerçeklikle bağları çok zayıftır. Bu tür şiirlerde şair farklı duyguları tamamen teşhis yolu ile veya mübalağa sanatını kullanarak anlatır. Bu şiirlerde gerçeklik tamamen metne özgüdür.(Bkn: Harname, Şeyhi)
Örnek:
Horoz ile İnci
Horozun biri bir gün inci bulur;
Alıp onu kuyumcuya doğrulur.
Kuyumcu ne istediğini sorar.
O da der ki: "Bu galiba mücevher;
Al da bunu bana biraz darı ver:
O benim daha çok işime yarar.
Bir cahile bir kitap miras kalır;
Cahil de hemen bu kitabı alır;
Yol üstündeki kitapçıya uğrar;
Der ki: "Bu kitabı vereyim sana,
Yerine sen üç beş kuruş ver bana;
O benim daha çok işime yarar."
La Fontaine
Şiir Dili ile Günlük Dilin Farkı
1- Şiir dili mecazlara; günlük dil temel anlama dayanır.
2- Şiir dili süslü ve sanatlıdır; günlük dil ise sade.
3- Şiir dili anlam ve çağrışım yönünden zengindir; günlük dil ise yavan ve akıcı.
4- Şiir dili kurmacadır; günlük dil ise anlık.
5- Şiir dili soyut, günlük dil ise somut ifadelerden yararlanır.