DÖNEMLERE GÖRE TÜRK ŞİİRİNİN GELİŞİMİ

Türk Şiirinin Dönemleri

Şiir ve Motif

Bir dönemde zihniyet, kültür, dil, inanış gibi unsurlar vesilesi ile yazar ve şairler arasında oluşan ortak sanat algısına gelenek denir. Şiirde gelenek ile sosyal hayatı düzene koyan gelenek farklı anlamlara gelmektedir. Şairlerin şiir yazarken bilinçli ya da bilinçsiz olarak takındıkları ortak tutum edebiyatta, şiirde gelenek olarak bilinir. Her edebi gelenek kendinden önceki edebi gelenekten etkilenir ve kendinden sonraki edebi geleneği etkiler. Eski Türk şiirinde şiirlerin aruz ile yazılması, Halk şiirinde şiirlerin dörtlüklerle yazılması ya da Çağdaş şiirde serbest nazımın kullanılması bu dönem eserlerinin geleneğe bağlı kalarak yazıldığını gösterir. Edebiyatımızda tarih içinde birçok gelenek ortaya çıkmıştır. Bu gelenekler şunlardır:

Halk Şiiri Geleneği

Halk şiir geleneği aşık diye adlandırılan saz şairlerinin şiirlerinde içerik olarak benzer temalar ve yapı olarak aynı kural ve kaidelere bağlı kalmaları ile ortaya çıkmıştır. Bu gelenek tarihin ilk dönemlerinde oluşmuştur ve halen varlığını sürdürmektedir. Halk şiiri aralarında önemli farklar olmamakla birlikte üçe ayrılmıştır. Bunlar:

a-            Aşık Edebiyatı Geleneği:Bu geleneğe bağlı şiirlerde halk şiirinin özellikleri görülür.

Geleneğin özellikleri:

1-            Şiirler hece ölçüsü ile yazılır.

2-            Nazım birimi dörtlüktür.

3-            Şiirler koşma, semai, varsağı, destan nazım biçimleri ve güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt türlerinde yazılır.

4-            Temalar doğa ve insandır.

5-            Dil sadedir.

6-            Şiirlerde kafiye – redif, ölçü, tekrir vb. gibi ritim ve ahenk unsurlarından yararlanılır.

Örnek:

Karac'oğlan der ki geçti çağlarım,

Meyve vermez oldu gönül bağlarım,

Aklıma geldikçe durmaz ağlarım,

Gözüm yaşı sel olduğu zamandır.

Karacoğlan

b-            Tekke Edebiyatı Geleneği: Halk edebiyatı şairlerinin şiirlerinde dini tasavvufi konuları işlemeleri ile oluşmuş bir edebiyat geleneğidir.

Geleneğin özellikleri:

1-            Bu gelenekte şairler abdal, derviş, ozan olarak adlandırılır.

2-            Şiirlerde dini tasavvufi konular işlenir. ( Bu özellik Tekke şiiri geleneğinin en ayırt edici özelliğidir.

3-            Şiirler, nefes, ilahi, deme, şathiye gibi türlerde yazılır.

4-            Şiirlerin yapı özellikleri Aşık geleneği ile aynıdır.

Örnek:

Yunus der ki gör takdirin işleri

Dökülmüştür kirpikleri kaşları

Başları ucunda hece taşları

Ne söylerler, ne bir haber verirler.

Yunus Emre

c-             Anonim Halk Şiiri Geleneği: Halkın kendi bünyesinde oluşturduğu, çoğunluğunu sözlü edebiyat ürünlerinin oluşturduğu bir gelenektir.

Geleneğin özellikleri:

1-            Bu gelenekte şiirlerin yazarları belli değildir. Bu nedenle anonim olarak adlandırılırlar.

2-            Şiirler, ninni, mani, türkü, ağıt gibi türlerde yazılır.

3-            Yapı ve dil özellikleri Aşık geleneği ile aynıdır.

Örnek:

Türkü

Drama Köprüsün (bre Hasan) gece mi geçtin

Ecel şerbetini (bre Hasan) ölmeden içtin

Anandan babandan (bre Hasan) nasıl vazgeçtin

At martini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda bre Hasan dostlar dinlesin

Anonim

Eski Türk Şiiri Geleneği (Divan Şiiri)

Eski Türk şiiri geleneği edebiyatımızda uzun bir süre varlığını sürdürmüştür. Bu gelenek yaygın olduğu dönemde neredeyse tüm şairlerce benimsenmiştir. Divan şiiri geleneği edebiyatımızda çok özel bir yere sahiptir. Bu geleneğe bağlı kalınarak sayısız şiir yazılmıştır. Eski Türk şiiri geleneği ile edebiyatımız sanatsal yönden zirveye ulaşmıştır. Ne yazık ki Tanzimat Dönemi ile eski etkisini ve gücünü yitirmiştir. Dilde meydana gelen değişmelerin de etkisi ile bugün unutulmaya yüz tutmuştur.

Geleneğin özellikleri:

1-            Divan şiirinde aruz ölçüsü kullanılır.

2-            Göz için kafiye anlayışı hakimdir.

3-            Dil ağır, süslü ve sanatlıdır. Arapça ve Farsça tamlamalara ve kelimelere yer verilir.

4-            Şiirler gazel, kaside, mesnevi gibi nazım biçimleri ve rahşiye, iydiye, şitaiye nazım türleri kullanılır.

5-            Nazım birimi beyittir.

6-            Şiirlerde mazmunlar oldukça sık kullanılır.

7-            En yaygın konular, aşk, ayrılık, sevgilinin güzelliği ve doğadır.

Örnek:

Şevk-ı tamâm vade-i ferdâyı dinlemez

Reşk ana kim cihânda bugün buldu yârını

Îran-zemîne tuhfemiz olsun bu nev-gazel

Irgürsün Isfahân’a Sitanbul diyârını

Düşmen ne denlü saht ise de şâd ol ey Nedîm

Seng üzre gösterür zer-i kâmil ayârını

Nedim

Çağdaş (Modern) Türk Şiiri Geleneği

Yeni Türk edebiyatı olarak da adlandırılan bu sön dönem şiir geleneği edebiyatımızda çok farklı edebi akımların doğmasını sağlamıştır. Çağdaş şiir geleneği Batı şiirinin ilk defa tanınmaya başlandığı Tanzimat Döneminde ortaya çıkmıştır. Şairlerin Batı şiirini tanıması ile Eski gelenek yeni nazım biçemleri ile varlığını belli bir süre devam ettirmiş, Cumhuriyetle birlikte tamamen unutulmuştur. Günümüzde Çağdaş şiir eski geleneği kaynak olarak kullanmakta, yazar ve şairler Divan şiirinin imge ve mazmunlarından yararlanmaktadır.

Çağdaş Türk Şiiri İle Edebiyatımızda Ortaya Çıkan Edebi Akımlar Şunlardır:

a-            Tanzimat Edebiyatı: 1856 yılında Tanzimat fermanının ilan edilmesi ile toplumsal hayatta meydana gelen değişimler ve Batının yakından tanınması ile değişen edebi anlayış Tanzimat Edebiyatı geleneğinin doğmasını sağlamıştır.

Tanzimat şiirinin özellikleri şunlardır:

1-            Tanzimat’ta şairler dilde sadeleşmeyi savunmuşlardır; fakat Tanzimat şiirinde dil ağırdır.

2-            Tanzimat geleneğinde şiirlerin yapı özellikleri Divan şiiri ile aynıdır. (ölçü, nazım biçimleri, sanat…)

3-            Tanzimat şiiri geleneğinin en ayırt edici özelliği ilk defa bu dönemde şiirlerde adalet, hak, hukuk, özgürlük, batılılaşma gibi yeni temaların kullanılmasıdır.

Örnek:

Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl

Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten

Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et

Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar

Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten

Namık KEMAL

b-            Servet-i Fünün ( Edebiyat-ı Cedide):Edebiyatı Cedide dönemi Türk şiirinde özel bir yere sahiptir. Bu gelenekte Tanzimat ile hedeflenen yeniklerin tamamı şiire uygulanmış, Batılı tarzda çok başarılı şiirler yazılmıştır. Dilinin ağır olması nedeni ile döneminde eleştirilmiş ve çok kısa sürmüştür.

Servet-i Fünun geleneğinin özellikleri:

1-            Dil Divan şiirinde olduğu gibi ağır süslü ve sanatlıdır. Arapça ve Farsça terkiplere yer verilir.

2-            Kafiye göz içindir anlayışı benimsenmiştir.

3-            Şiirlerde aruz ölçüsü kullanılır.

4-            Bu geleneğin en ayırt edici özelliği gelenekte özgün temalar, dil ve yeni nazım biçimleri kullanılmasıdır.

5-            Serbest Müstezat, sone gibi nazım biçimleri ilk defa bu dönemde denenmiştir.

Örnek:

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş;

Eşini gaib eyleyen bir kuş

gibi kar

Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar...

Ey kulûbün sürûd-i şeydâsı,

Ey kebûterlerin neşîdeleri,

O bahârın bu işte ferdâsı:

Kapladı bir derin sükûta yeri

karlar

Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar!

Cenap Şahabettin

c-             Fecr-i Ati:Batı şiirinde ortaya çıkmış sembolizm akımının etkisi ile şiirlerde anlam ve müzikalitenin öneminin artması böyle bir geleneğin doğmasına sebep olmuştur. Sembolizmin etkisi ile şiirlerde dış dünyanın belli semboller ile anlatılması anlayışı hakim olmuştur. Böylelikle ayrı bir şiir anlayışı doğmuştur. Geleneğin en önemli şairi Ahmet Haşim şiirin bir söz ile müzikten ibaret olduğunu ve müziğin sözden daha önemli olduğunu belirtir.

Fecri- Ati geleneğinin özellikleri:

1-            Şiirler yapı yönünden Serveti Fünun geleneği ile aynı özellikleri taşır.

2-            Bu geleneğin en ayırt edici özelliği işlediği temalardadır. Gelenekte gün batımı, gün doğumu, doğa, sevgilinin güzelliği gibi temalar sembollerle anlatılır.

Örnek:

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,

Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Ahmet HAŞİM

d-            Milli Edebiyat:Kurtuluş savaşı döneminde ortaya çıkmış bir edebi gelenektir. Osmanlı Devletinin son döneminde meydana gelen olaylar savaş ve yıkım sanatçıların Batıya olan güvenlerinin yitmesine neden olmuştur. Böylelikle şairler öz kültürlerine yani Halk Şiirine yönelmişler, bu geleneği kaynak olarak benimseyip yepyeni bir sanat anlayışı oluşturmuşlardır.

Milli Edebiyat Geleneğinin özellikleri:

1-            Bu gelenekte yazılan şiirlerde dil sadedir.

2-            Milli, konular şiirlerde işlenir.

3-            Hece ölçüsü ile aruz birlikte kullanılır. Hece aruza göre daha çok benimsenir.

4-            Nazım serbest; fakat düzenlidir.

5-            Halk kültürü, anlayış ve yaşayış şekilleri edebiyatın konusu olmuştur.

6-            Bu dönemin en belirgin özelliği şiirlerde milli konuların işlenmesidir.

Örnek:

Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken

Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken

Sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz

Faruk Nafiz Çamlıbel

e-             Cumhuriyet Edebiyatı:Cumhuriyetin ilanı ile toplumsal alanda meydana gelen değişmeler ve Atatürk Devrimlerinin etkisi ile ortaya çıkan bir gelenektir. Bu dönemde ilk defa Anadolu tanınmaya başlamıştır.

Dönemin Özellikleri:

1-            Bu gelenekte dil sadedir.

2-            Aruz yerini hece ölçüsü alır.

3-            Halk şiiri ile etkileşim içindedir.

4-            Anadolu coğrafyası ve insanı ilk defa şiirlerde anlatılmaya başlanır.

5-            Şiirlerde Cumhuriyet, Atatürk ilke ve devrimleri övülmüştür.

Örnek:

Orda bir yol var, uzakta

O yol bizim yolumuzdur.

Dönmesek de, varmasak da

O yol bizim yolumuzdur.

Ahmet Kutsi Tecer

Bu geleneklerin dışında edebiyatımızda Beş HececilerGarip Akımı, Maiciler, İkinci Yeni ve Postmodern şiir gelenekleri bulunur. Her edebi dönemde ve gelenekte bulunduğu dönem ve geleneğin dışında kalmış bağımsız şairler olmuştur.

Gelenek ve Motif:

Her edebi gelenek hem önceki gelenekler ile benzer hem de apayrı özellikler gösterir. Gelenekler değişse de edebiyatta, şiirde, bazı söyleyiş, dil, üslup veya tema unsurları değişmez. Bu değişmez unsurlardan biri de “Motif”lerdir.

Bir gelenekte ortaya konan eserlerde sık sık benzer özellikleri ile karşımıza çıkan olay, olgu veya kavramlara motif denir.

Örneğin edebiyatımızda şiirlerde gül sevgi ve aşkı anlatan bir motiftir. Tanzimat’ta adalet kavramı bir motiftir. Tasavvufta can, gönül bir motiftir. Yine çağdaş şiirde ışık, yalnızlık, özgürlük birer motiftir.