OLAY ÇEVRESİNDE GELİŞEN EDEBİ METİNLERDE DİL VE ANLATIM

Anlatmaya ve Göstermeye Bağlı Metinlerde Anlatıcı

Anlatıcı Bakış Açıları Nelerdir?

Olaylarda Anlatıcı ve Bakış Açısının Rolü

Anlatıcı Kişi

Anlatma ve gösterme esasına bağlı metinlerde en temel öğenin olay olduğunu bu olayın ise kişi, yer ve zaman unsurları ile var olabileceğini söylemiştik. Anlatının bütünlüğe kavuşması için temel unsurlardan sonuncusu ise atlatıcı kişi yani bakış açısıdır. Elbette olayların yazıya dökülmesi yani paylaşılması gerekir. Olayın yazıya dökülmesi ise bir sanattır. Çeşitli yöntem ve teknikler ile olaylara edebi özellik kazandırılır. Nasıl bir ressam resim yapmak için en doğru açıyı, en iyi bakış açısını yakalamak için uğraşıyorsa yazar da olayları en doğru açıyı kullanarak anlatmak ister. İşte bu olayların anlatımı üç yöntemle yapılır. Bunlara bakış açısı denir.

Anlatıcı Bakış Açıları

Bir romanda anlatılan olaylar roman yazarının başından geçmemiştir. Yani romanın anlatıcısı ile yazarı aynı kişiler değildir. Pek çok romanda anlatıcı kişi ile yazar arasında bağlantı araştırılır. Elbette yazar kendi hayatını romanına yansıtır; fakat edebi eserde anlatıcı kavramı yazardan apayrıdır. Olay kaynaklı edebi metinler illaki bir bakış açısı ile yazılır. Bir olay tek bir bakış açısı ile anlatılabileceği gibi metinde birden çok bakış açısı da kullanılabilir.

a-   Hakim Bakış Açısı: Bu anlatım yönteminde olayı anlatan kişi her şeyi görür ve bilir. O sebeple hakim anlatıcı bakış açısını Tanrısal - İlahi bakış açısı da denir.

Örnek: “Havanın kararması ile bahçedeki kapıyı sürgüledi. Uzaktan gelen köpek havlamaları artmıştı. Komşu Süleyman’ın kaybolduğu gece geldi aklına. Serin bir sonbahar günüydü. Pencereden yoldan geçen yaylı arabalara bakıyordu.”

Anlatıcı Kişinin Özellikleri:

                          1-Anlatıcı kişi her yerdedir. Aynı zamanda birden çok yerde bulunur ve buralarda gerçekleşen olayları anlatabilir.

                          2-Kahramanların zihinlerini okur. Ne düşündüklerini betimleyebilir.

                          3-Anlatımda araya girerek yorum yapar.

                          4-Kahramanlara ve olaylara yön verir.

                          5-Kendini gizlemez. Varlığı bilinir.

b-   Kahraman Anlatıcı Bakış Açısı: Bu anlatımda olaylar bir kahramanın gözünden anlatılır. Bu kahraman bazen olayların içinde yer alır. Bazen de kim olduğu gizlenir.

Örnek: “Baharın ılık rüzgarını ensemde hissedince daha fazla dayanamadım. İçimdeki kırlara, tepelere koşma isteği günlerdir beni bırakmıyor, nasılsa bir türlü evden çıkamıyordum. Şeftali ağaçları yeni açmış. Evlerin balkonları rengarenk halılarla kaplanmıştı.”

Anlatıcı Kişinin Özellikleri:

                          1-Aynı zamanda olayın bir kahramanıdır. Kim olduğu çoğu anlatıda bellidir. Bazen gizlenir.

                          2-Sadece gördüklerini ve duyduklarını anlatır.

                          3-İçinde yer almadığı olaylara müdahale edemez.

                          4-Başkalarını aklından geçenleri okuyamaz.

                          5-Aynı anda bir yerde bulunabilir.

c-    Gözlemci Bakış Açısı: Bu anlatım yöntemini bir kameraya benzetebilirsiniz. Böylece anlatımda anlatıcı bir kamera veya ayna işlevi görür. Okura sadece görüş açısına giren olayları anlatabilir

Örnek: “Sandalyenin gıcırtısı durunca çoluk çocuk ahali sustu. Sofada ayak sesleri duyulmaya başladı. İçerde biri hızlı adımlarla bir uçtan bir uca yürüyordu. Küçük kız kapıyı açmak istedi. Kalbi yerinden uçacaktı. Kolu hafifçe oynattı. İçerdeki ayak sesinin durduğunu anlayınca koşarak yorganın altına girdi.”

Anlatıcı Kişinin Özellikleri:

                          1-Olaylarda yer almaz. Bir kahraman değildir.

                          2-Nasıl bir filmde olaylar kamera ile ekrana yansıtılıyorsa anlatılarda da anlatıcı bu işlevi görür.

                          3-Olaylara müdahale edemez.

                          4-Varlığı bilinmez.

                          5-Sadece görebildiğini ve duyabildiğini anlatır.

Doğal Dil ile Yapay (Edebi-Bilimsel) Dil

Günlük hayatta herhangi bir kural gözetilmeksizin akla gelindiği gibi konuşulması doğal dil olarak adlandırılır. Edebi ve öğretici metinlerde yazar metni oluştururken belli bir plana uyar. Kelime ve cümleleri düşünür. Anlatımı tasarlar. İfadenin gücünü artırmak için dili en iyi ve mükemmel şekli ile kullanmayı dener. Böylelikle ortaya konan dile ise yapay dil denir.

Anlatma ve göstermeye bağlı metinlerde dil yapaydır ve şiirsel veya heyecana bağlı işlevinde kullanılır.

Anlam Değeri

Kelimeler metinlerden bağımsız olarak kullanıldığında tek bir anlam değerine sahiptir. Bu anlam ise kelimenin ilk yani gerçek anlamıdır. Oysa edebi metinlerde yazar kelimelerin gerçek anlamları ile yetinmez. Kelimeler, kelime grupları ve cümleleri özenle bir araya getirir. Yeni ifade kalıpları anlam ve çağrışım yönünden zenginleşir.

Örnek:

“O indikçe benim ruhum yükseliyor. Bu sonsuz yükselme yoruyor ruhumu.”

Moby Dick (Beyaz Balina)

Yukarıdaki cümlelerde ruh, sonsuz ve yükselme kelimeleri anlam ve çağrışım yönünden zengindir. Yazar inmek ve yükselmek tezadını anlamı zenginleştirmek için kullanır.

Sanatlı ve Sade Dil

Edebi metinlerde yazarın uzun uzun metimlemeler yapması, anlam ve çağrışım gücü yüksek kelime ve kelime gruplarını kullanması, imgeleme yapması, söz sanatlarını kullanması metinde sanatlı bir dilin kullanıldığını gösterir. Oysa betimlemelerin kısa tutulup kelimelerin ilk anlam değerlerinden yararlanılması ise sade bir dil kullanıldığını gösterir.

Yöresel Dil ve Şive

Olay çevresinde gelişen edebi metinlerde inandırıcılığı ve gerçekliği sağlamak amacı ile kahramanlar yöresel şiveleri ile konuşturulur. Karadeniz veya Ege yöresine mensup bir kahraman elbette dilde farklı ifadeler kullanacaktır.