Dram
DRAM TÜRÜ VE ÖZELLİKLERİ
Dram Nedir? Dram Türünün Tarihi Gelişimi
Dram Hakkında Bilgi
Dram, Klasik trajedi ve komedi türünden sonra bu türlere bir tepki olarak 18. Yy’da gelişip yaygınlaşan bir tiyatro türüdür. Dram türünde hayatın hem acıklı hem komik yanları birlikte sergilenir. Böylece tiyatro türünde gerçekçilik kavramı ortaya çıkar. Dram türü zaman içinde çeşitlere ayrılmıştır. Bunlar kısaca şöyledir:
Orta Sınıf (Burjuva) Dramı: 18. Yy’da trajedi türüne bir tepki olarak ortaya çıkan dönemin ünlü Fransız filozofu Diderot’un “ağırbaşlı tür” diye adlandırdığı oyun türüne Burjuva dramı denilmiştir. Diderot’a göre oyunun temel özellikleri şu şekildedir:
Burjuva Dramının Özellikleri:
1-Anlatıda realite gerçeklik ön plandadır.
2-Kişiler özel hayatlarında olduğu gibi yansıtılır. Günlük hayatın çatışmaları, olay ve durumları anlatılır. Kahramanlar orta sınıf zengin insanlardır.
3-Ahlaki tutum sergilenir.
4-Oyun düzyazı biçiminde (nesir) yazılır.
Duygusal (Romantik) Dram: 19. Yy’da edebiyat dünyasında önem kazanmaya başlayan Romantik akımın tiyatro sahnelerine yansıması ile oyunlarda duygusallık artmış ve yeni bir oyun türü olarak romantik dram doğmuştur. Romantik dram türünde amaç tragedya türünün belli kurallarını kırmaktır. Bu dram türünde klasik tiyatrodaki “ konu birliği” dışındaki tüm ilkeler reddedilmiştir. Oyunlar hayatın hem gülünç hem acıklı yanlarını birlikte sergiler. Olaylar oluş halinde sergilenir. Vurma yaralama gibi çirkin olayların sahnede gösterilmesinde bir sakınca görülmez. Kahramanlar halktan kimselerdir.
Bu dram türünün doğmasında klasik yazar Shakespeare ve Alman dramının etkisi büyük olmuştur. Romantik akımın da etkisi ile tiyatro alanında duygusal dram yaygınlaşmıştır. Duygusal dramın en önemli yazarı Victor Hugo bu türün özelliklerini şöyle anlatmıştır:
Dramın Özellikleri:
1-Tiyatroda yaşanmış veya yaşanabilir olaylar anlatılır. Gerçekçilik ön plandadır.
2-Anlatıda hem acıklı hem gülünç olaylara yer verilir.
3-Üç birlik kuralından sadece olay birliği kuralına uyulur. Yer ve zaman birliği kuralı aranmaz.
4-Olaylar tarihten veya günlük hayattan alınır.
5-Kahramanlar sıradan kimselerdir. Her kesimden insana oyunlarda yer verilebilir.
6-Daha çok milli konular işlenir.
7-Vurma, yaralama gibi çirkin olaylar sahnede gösterilebilir.
8-Oyunda perde sayısında bir sınırlama yoktur.
9-Oyun hem düz yazı hem şiir biçiminde (Nazım-Nesir) yazılabilir.
Örnek:
Hernani
Hernani, 5 perdedir. Nazımla yazılmıştır. Zaman ve yer birliğine uyulmamıştır.
Olay, 1519’da, İspanya'da geçer: Yaşlı Don Ruy Gomez de Silva, genç ve güzel yeğeni Dona Sol de Silva’yı sever; onunla evlenme hazırlığı içindedir Fakat Dona Sol, bir kan davası yüzünden İspanya kralı Don Carlos’u öldürmek için ant içip dağlara çıkmış bir un kaçağı olan Hernani’yi sevmektedir. Dolambaçlı birtakım olaylardan sonra, Dona ile Hernani evlenirlerse de, düğün gecesi iki sevgili zehir içip kendilerini öldürmek zorunda kalırlar.
Aşağıdaki parçada, Dona Sol ile Hernani’nin gizli buluşmaları ve kaçmaya karar vermeleri anlatılmaktadır.
Hernani
(...)
Henüz gençsiniz diye size bir eş seçmeyi
Uygun görmüşler... Bu eş de amcanız Silva beyi
Don Ruy Gomez... Kastilya ayanından, Aragon
Eşrafından, nüfuzlu, büyük bir zat... Hem de son
Derecede zengin... Dükün tek kusuru, ihtiyar
Olması... Ama, size sunacağı altınlar,
Mücevherler, inciler yaşını unutturur.
Halbuki ben…
Yoksulum. Ormanlardı tek mekânım çocukken.
İhtimal ki, benim de, bugün kanla paslanmış
Çok parlak bir şecerem, karanlığa yaslanmış
Ve hâlâ bir kefenle örtülü haklarım var.
Felek oyun etmezse, günün birinde onlar
Kınlarından çıkacak kılıcımla beraber...
Şimdilik bahtın bana sunduğu hazineler,
Cömertçe dağıttığı: hava, su ve aydınlık...
Durum bu... Birimizi seçmeniz lazım artık:
İster dükle evlenin, ister benimle gelin...
Kararınız?
Dona Sol Sizinle geleceğim.
Hernani
O haşin,
O Sert yoldaşlarımın arasına mı? Heyhat!
Hepsinin adlarını ezbere bilir cellât.
Ne hınçları körlenir, ne kılıçları. Kanlı
Bir intikam uğrunda hepsi olmuş fermanlı.
Elalemin dilinde ünvanları çetedir.
Yani karşınızdaki adam bir sergerdedir.
(...)
- Ramazan İlbay
- Gösterim: 3825