Edebiyata Yardımcı Bilim Dalları

Felsefe

Edebiyat dili kullanarak eser meydana getiren bir güzel sanat etkinliğidir. Edebiyatın malzemesi dildir. Bu yönü ile felsefe ile edebiyat arasında doğrudan bir ilişkiden söz edilebilir. Felsefenin özünü oluşturan düşünce ise dil ile gerçekleşir. Zengin bir dilde felsefe biliminin daha gelişmiş olmasının, o dilde daha çok filozof yetişmesinin de nedeni budur.

Edebi eserlerin özünde aslında felsefi meseleler ele alınmaktadır. Örneğin bir romanda veya hikayede kurgusal karakterler, fantastik varlıklar, teknolojik unsurlar, olağanüstü olaylar yazarın hayal dünyasının ürünleridir. Yazar bu unsurları meydana getirirken düş gücünü kullanır. Bu da insan zihninin dışavurumudur. Birçok filozofun felsefelerini anlatmak için çeşitli anlatım biçimlerini kullanmaları da edebiyat ile felsefe arasındaki doğrudan ilişkinin bir göstergesidir.

Örnek:

Hamlet Trajedisi III. Perde I. Sahneden alınan aşağıdaki metinde felsefi bir anlayışın kahraman üzerinden yansıtıldığını görmekteyiz:

Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!

Düşüncemizin katlanması mı güzel,

Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,

Yoksa diretip bela denizlerine karşı

Dur, yeter! demesi mi?

Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız

Bitebilir bütün acıları yüreğin,

Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.

Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!

Çünkü o ölüm uykularında,…

Edebiyat ile felsefe ilişkisi bazen felsefi bir düşüncenin edebi bir metin olarak dile getirilmesi ile gerçekleşmektedir.

Örnek:

Gülşehri’nin Mantıku’t Tayr adlı eserinde kuşların ölümsüzlüğe kavuşmak için yaptıkları zorlu yolculuk sonunda kendilerini ölümsüzlüğe kavuşturacak olan şeyin aslında bir nesne değil yaptıkları yolculuk olduğunu öğrenmesi” aslında bir felsefi düşüncenin insanlara edebi bir yolla anlatılmışıdır.

Kimsene durmaz cihânda pâyidâr

Sözden artuk nesne kalmaz yâdigâr

 

Sözi kaçan degme nâdân añlaya

Mantıku’t-tayr’ı Süleymân anlaya

 

Añlamaya hikmetin degme hakîm

 Zîra fevka külli zî-‘ilmin ‘alîm

 

Felsefe ve Edebiyat arasında anlatılarda olduğu gibi bazı şiirlerde de bir ilişki olduğu görülmektedir. Edebiyat tarihimizde kimi şairler felsefi temalarda şiirler yazmıştır. Zira felsefi bir düşüncenin aktarılmasında şiir de anlatı gibi önemli bir araçtır.

Örnek:

Ömer Hayyam:

Yel eser, umutlar savrulur gider;

Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;

Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!

Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

 

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:

İki başımız var, bir tek bedenimiz.

Ne kadar dönersem döneyim çevrende:

Er geç baş başa verecek değil miyiz?

 

Fernando Pessoa

Sayısız insan yaşar içimizde,

hissetsem de düşünsem de bilemem

kim düşünür içimde kim hisseder.

Düşünceler ya da hisler için

yalnızca sahneyim ben.

 

Ruhsa, birden fazla var bende.

Ben'se benden daha fazlası.

Herkes kayıtsız oysa

yaşadığım hayata:

Susturuyorum onları,

kendim konuşurken.

 

Yunus Emre

Beni bende demen, ben de değilim

Bir ben vardır bende, benden içeru

 

Beni benden alana ermez elim

Kim kadem basa Sultandan içeru

 

Süleyman kuş dilin bilir dediler

Süleyman var, Süleyman'dan içeru

 

Tüm bu örneklerde de görüldüğü üzere edebiyat ile felsefe arasında yoğun bir ilişki vardır. Bu ilişkiye rağmen edebiyat ve felsefenin ayrı birer insan uğraşı olduğu unutulmamalıdır.

Edebiyatın farklı bilim dalları ile olan ilişkisi için bakınız!!!