a- Talip Apaydın (1926-2014): Köy Enstitüsü mezunu olan yazarımız ilk hikayelerini yine Köy Enstitüsü Dergisi’nde yayımlandı. Köy hayatını anlattığı yazılarının ilgi çekmesi ile bu konulara yöneldi. Hikayelerinde Türk köylüsünün toplumdaki yerini, sömürü düzeni, aydın – yönetici, işçi – patron ilişkilerini, Milli mücadelede canla başla savaşan ve köyüne dönen insanımızın topraksız, yalnız, umarsız, işsiz, ekmeksiz halini anlatmıştır.
Hikayeleri: Ateş Düşünce (1967), Öte Yakadaki Cennet (1972), Koca Taş (1974), Yolun Kıyısındaki Adam (1979), Duvar Yazıları (1981), Kökten Ankaralı (1981), Hendek Başı (1984), Hem Uzak Hem Yakın (1985), Sıra Dışı Öyküler (1994), Öykülerle Çizgiler: Eski ve Yeni Öykülerden Bir Seçki (1998).
b- Dursun Akçam (1930-2003): Köyde doğmuş büyümüş ve öğretmenlik yapmış bir yazarımızdır. Köy Enstitülerinin yetiştirdiği başaralı yazarlardan biridir. Bu hayatı yakından tanıması vesilesiyle köy hayatının tüm gerçekliğini realist bir gözle eserlerine yansıtabilmiştir. Eserlerinde genellikle Kars-Ardahan yöresi ve çevresini anlatmıştır. Hikayelerinde Anadolu insanının maddi manevi sıkıntılarını, işsizlik, topraksızlık sorununu işlemiştir.
Not: Bir kısım eserlerini Almanya’da yayınlamıştır.
Hikayeleri: Maral (1964), Ölü Ekmeği (1969), Taş Çorbası (1970), Köyden İndim Şehire (1973), Kafkas Kızı (1978), Alaman Ocağı (1977), Generaller Birleşin (1988), Sevdam Ürktü (1992), Öğretmeni Kim Öptü? (1988)
c- Samim Kocagöz (1916-1963): Çiftçi bir ailenin oğlu olarak Aydın – Söke’de doğmuştur. Köy hayatını yakından bilmektedir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiştir. Edebiyat hayatına Sabahattin Ali’nin öykülerini okuyarak katılmıştır. Onun gibi kasaba ve köy hayatını anlatabileceğini düşünmüştür. Hikayelerinde Batı Anadolu yöresini (Ege); köylü – ağa – kahya ilişkilerini, makineleşmenin önemini dile getirmiştir. Kendi toprağını işleyen çiftçinin zaman içinde ırgat – işçi sınıfına girmesini eleştirmiştir.
Not: “Sam Amca” hikayesi ile New York Heralt Tribune gazetesinin düzenlediği “Dünya Hikaye Yarışması’nda Türkiye Birinciliğini kazanmıştır(1950).
Hikayeleri: Telli Kavak(1941), Sığınak (1945), Sam Amca (1951), Cihan Şoförü (1954), Ahmet’in Kuzuları (1958), Yolun Üstündeki Kaya (1964), Yağmurdaki Kız (1967), Alandaki Delikanlı (1978), Gecenin Soluğu (1985), Simon Pepeta (1986), Baskın (1990)
ç- İlhan Tarus (1907-1967): Tekirdağ’da doğmuş; babasının memuriyeti nedeni ile onunla birlikte Anadolu’nun birçok şehrinde bulunmuştur. Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir. İşi dolayısıyla birçok farklı sınıftan insan ile tanışmış bunları eserlerine aktarmıştır. Edebiyat hayatına tiyatro ile başlayan yazarımız esas başarısını hikaye ve romanları ile sağlamıştır. Hikayelerinde sade bir dil kullanmış; sosyal faydayı ön plana çıkarmıştır.
Hikayeleri: Doktor Monro’nun Mektubu (1938), Tarus’un Hikayeleri (1947), Apartman (1950), Ekin İti (1953), Köle Hanı (1954);[ Karınca Yuvası, (1952), Orman (1954), İki Ağızlı Bıçak (1955) – uzun hikaye!]
d- Tarık Dursun K.[Kakınç (1931-2015)]: İzmir’de yoksul bir ailede dünyaya gelmiştir. Geçim sıkıntısı nedeni ile iyi bir eğitim alamamış kendi kendini yetiştirmiştir. Çok farklı işlerde çalışan yazarımız hayatı yakından tanımıştır. Gazetecilik mesleğine başlaması ile sanat hayatına şiir ile giriş yapmıştır. Daha sonra hikaye ve roman türlerinde eserler yazmıştır. “Güzel Avrat Otu" adlı hikaye kitabı 1961 Türk Dil Kurumu Armağanı ödülünü almıştır. Hikayelerinde, toplumcu anlayışın söylemiyle, işçi – emekçilerin sorunlarını, işçi – patron ilişkilerini, geçim sıkıntılarını, esnaf ve memurların hayat mücadelelerini anlatmıştır.
Hikayeleri: Hasangiller (1955), Vezir Düşü (1957), Güzel Avrat Otu (1960), Sevmek Diye Bir Şey (1965), Yabanın Adamları (1966), 36 Kısım Tekmili Birden (1970), Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep (1972), Bahriyeli Çocuk (1976), İmbatla Dol Kalbim (1982), Ona Sevdiğimi Söyle (1984), Ömrüm, Ömrüm... (1987), Aşk (1993), Allahaısmarladık (1993), Yaz Öpüşleri (1996), Dulevi (2003), Hepsi Hikâye (2006)
e- Bekir Yıldız (1933-1998): Urfa doğumlu olan yazarımız hikayelerinde büyüdüğü çevrenin olabildiğince yalın ve gerçekçi bir betimlemesini yapmıştır. Almanya’ya işçi olarak giden yazarımız, yurda dönünce yazı işleri ile uğraşmaya başlamış, kendi matbaasını kurmuştur. Almanya’daki gözlemlerini de hikayelerine yansıtmıştır. Hikayelerinde Almanya’daki Türk işçilerin durumlarını, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayana insanların sorunlarını, geçim sıkıntılarını, toprak, ağalık, kadının yeri, kaçakçılık gibi konuları işlemiştir.
Hikayeleri: Reşo Ağa (1968), Kara Vagon (1968), Kaçakçı Şahan (1970), Sahipsizler (1971), Evlilik Şirketi (1972), Beyaz Türkü (1973), Alman Ekmeği (1974), Dünyadan Bir Atlı Geçti (1975), İnsan Postası (1976), Demir Bebek (1977), Mahşerin İnsanları (1982), Bozkır Gelini (1985)
f- Mehmet Seyda (Çeliker / 1919-1986): İstanbul’da doğmuştur. Anne babasının boşanması nedeni ile dağınık bir çocukluk yaşamı geçirmiştir. İyi bir eğitim almasa da başarılı bir öğrenci olmuştur. Daha lise yıllarında fikir dünyası şekillenmiş, toplumcu gerçekçi bir bakış açısı kazanmıştır. Mehmet Seyda birçok edebi türde eser yazmış; fakat esas başarısını roman ve hikayeleri ile kazanmıştır. Hikayelerinde diğer toplumcu yazarlar gibi dar gelirli insanları, işçi sınıfının hayat mücadelesini, toplumsal sorunları dile getirmiştir.
Hikayeleri: Beyaz Duvar (1962), Zonguldak Hikâyeleri (1962), Başgöz Etme Zamanı (1963), Oyuncakçı Dükkânı (1964), Garnizonda Bir Olay (1968), Anahtarcı Salih (1969), Kör Şeytan (1974), Bana Karşı Ben (1976), Düşleme Oyunu (1979), Kapatma (1980)
g- Sadri Ertem (1898-1943): İstanbul’da doğmuştur. Babasının memuriyeti nedeni ile Anadolu ve Rumeli’de birçok yeri gezdi. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirmiştir. Hayatı boyunca Felsefe öğretmenliği, gazetecilik, millet vekilliği gibi çeşitli işlerde çalışmış görevlerde bulunmuştur. I. Dünya Savaşına, Milli Mücadele yıllarına ve Cumhuriyet dönemine tanık olmuştur. İstiklal Mahkemesinde yargılanmış ve aklanmıştır. Sadri Ertem toplumcu bir yazardır. Hikayelerinde sanayileşme, köylü-kenti sorunları, işçi-patron ilişkisi, ezilen halk, geçim sıkıntısı, ağır çalışma şartları, hurafeler, din istismarları gibi konuları işlemiştir.
Hikayeleri: Silindir Şapka Giyen Köylü (1933), Bacayı İndir Bacayı Kaldır (1933), Korku (1934), Bay Virgül (1935), Bir Şehrin Ruhu (1938)
h- Kemal Bilbaşar (1910-1983): Yazın dünyasına hikaye yazarlığı ile girmiştir. Hikayelerinde Karadeniz ve Ege bölgelerinde geçen olaylara yer vermiştir. Anlatımında ve seçtiği konularda Refik Halit Karay’ın izleri görülür. Atatürk ilke ve devrimlerine karşı insanları, ezilen toplumsal sınıfları, ırgatları, ağalık sistemini, ahlaki çöküntüleri; kumar, içki, vurgunculuk gibi olumsuz insan davranışlarını; töre, inanç gibi sosyal konuları eleştirel bir gerçekçilikle okura sunmuştur.
Hikayeleri: Anadolu’dan Hikayeler (1939), Cevizli Bahçe (1941), Pazarlık (1941), Pembe Kurt (1953), Üç Buutlu Hikayeler (1956), Irgatların Öfkesi (1971)
ı- Necati Cumalı (1921-2001): Yunanistan’da küçük bir şehir olan Florina’da doğmuştur. Mübadele sonucu ailesi ile İzmir Urla’ya gelmiştir. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Yazın hayatına şiir ile başlamıştır. Yazar, şiir türene özel bir ilgi duyar. Hikayelerinde gözlem ve izlenimlerinden yararlanarak suça eğilimli insanları, evlilik, cinsellik gibi konulara işlemiştir. Yazar anlatılarında sosyal ve psikolojik tenkitleri ustalıkla kullanır.
Hikayeleri: Yalnız Kadın (1955-1970), Değişik Gözle (1957), Susuz Yaz (1962), Ay Büyürken Uyuyamam (1969), Makedonya(1976), Dilâ Hanım (1978), Kente İnen Kaplanlar (1976), Revizyonist (1979), Yakub’un Koyunları (1979), Aylı Bıçak (1981), Makedonya (1976)