Servet-i Fünun Dönemi'nde tenkit(eleştiri), mektup, gezi yazısı, anı gibi hemen hemen her türde öğretici metinler yazılmıştır. Yalnız dönemin baskıcı(İstibdad) ortamı ve sanatçıların ruh hallerinin elverişli olmaması nedeniyle bu türlerden yalnızca hiciv-mizah türünde fazlaca bir eser yazılmamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının ortaya çıktığı yıllarda Eski edebiyat hala güçlüdür ve birçok savunucusu bulunmaktadır. Bu eski edebiyat taraftarları ile Servet-i Fünun’cular arasında çok şiddetli edebi tartışmalar olmuş ve buna bağlı olarak üzerinde en çok durulan öğretici metin türü de Eleştiri(Tenkit) olmuştur. Eleştiri kadar çok ve etkili olmasa da makale türünde de birçok metin yazılmıştır. Bu makalelerde genellikle Batı edebiyatı tanıtılmıştır. Servet-i Fünun Dönemi'nde canlandırılan ve batı edebiyatı estetiği seviyesine yükseltilen metin türlerinden biri de gezi yazısıdır. Dönemin önemli şairlerinden Cenap Şahabettin’in bu türde “Hac Yolunda” adı altında birçok eseri bulunmaktadır.
Servet-i Fünun Dönemi'nde Nesir(Düz Yazı) Dili
Servet- i Fünun Dönemi sanatçıları nesir türünde tamamen kendilerine özgü bir dil-üslup kullanmışlardır. Bu dil-üslup, Divan edebiyatındaki gibi süslü, kelime oyunları dolu ve karmaşık cümlelerle kurulu olmadığı gibi Tanzimat’taki gibi sade dil ile kıyaslanamayacak kadar özentili, burjuvazi, içerisinde Arap ve Fars dillerinden seçilmiş kelimeler ve söz öbekleri olan ağır bir dildir.
Öğretici Metinler
a- Servet-i Fünun Edebiyatı Tenkit( Eleştiri)
Edebiyatımızda Tanzimat ile başlayan Batılılaşma hareketinde Servet-i Fünun Dönemi'nde hız kazanmış ve kesin bir sonuca ulaşmıştır.( Edebiyatımızın Batı Edebiyatını örnek alarak yenileştirilmesinin gerekliliği tüm edebi çevrelerce kabul görmüştür.) Tanzimat’ta bu yenileşme genel olarak Divan edebiyatının gözden düşürülmesi ve Batı edebiyatında alınan yeni edebi türlerin edebiyatımıza kazandırılması amacı ile yapılmıştır. Servet-i Fünun’da ise amaç Batı edebiyatının (Özellikle Fransız) estetik anlayışı ile tekniklerinin yeni edebiyatımıza kazandırılması ve yeni bir dil kurulmasıdır. Eski edebiyat taraftarları savundukları bu geleneğe yöneltilen eleştirilere karşılık boş durmamışlar ve Servet-i Fünun edebiyatına şu eleştirileri yöneltmişlerdir:
1- Servet-i Fünun bir taklit edebiyatıdır.
2- Toplumdan uzak, gayri milli bir edebiyattır.
3- Dilleri çok ağırdır(Vokabüler).
4- Şiirlerde anlam kapalıdır.
Servet-i Fünun sanatçıları kendilerine yöneltilen bu eleştirilere ağız ve fikir birliği ile cevap vermişler, daha çok şahsiliğe kaçan eleştiriler karşısında geniş görüşlü, nesnel ve yapıcı bir eleştiri metodu benimsemişlerdir. Kendi sanat anlayışlarını kamuoyuna açıklama yoluna gitmişlerdir. (Bknz: Ali Ekrem “Şiirimiz”)
Not: Servet-i Fünun sanatçılarının tamamı öğretici metin türlerinde eser vermiştir. Bunlardan yalnız Ahmet Şuayb sadece Eleştiri türünde eser vermiştir.
Edebi Tenkit Servet-i Fünun Dönemi'nde sistemli ve planlı bir şekilde yapılmıştır. Tenkit türünde de Batı edebiyatı ve Batılı tenkitçiler örnek alınmıştır. Özellikle Fransız eleştiri yazarı Hyppolite Taine’in(İpolit Ten) görüşleri ve tekniği benimsenmiştir.
Not: Hüseyin Cahit özellikle şiir estetiği konusunda yazılarını dergide Hikmet Bedayi başlığı altında yayınlamıştır.
Servet-i Fünun Eleştiri Türünde Eserler:
Tevfik Fikret: Müstezatlarımız, Ecnebiler ve Türkçemiz, Lisan-ı Şi’r, Evzan-ı Aruz, Nazım mı Güçtür Nesir mi?, Tesir-i Evzan, Tasfiye-i Lisan, Romanların Tesiri, Münakaşalarımızda Ne Eksik?
Cenap Şahabettin: Esalîb-i Ezmine, Esalîb-i Milel, Menafi-i Edebiyye, Yeni Tabirat, Yeni Elfaz, Tabiata Karşı Şair, Müntekld-i Hakiki, Biraz Psikoloji
Ahmet Şuayb: Esmar-ı Matbuat(Batıdan sanat dergilerinde edindiği bilgileri aktarmıştır.), Edebiyat ve Kitaplar, Son Yazılar, Muhasebe-i Edebiyye
Hüseyin Cahit Yalçın: Halit Ziya’nın Hikayeleri, Rauf’un Eylül’ü, Fikret’in Rübab-ı Şikeste’si, Kavgalarım( Öğretici metinlerini bu eserde toplamıştır.)
Mehmet Rauf: Bizde Hikâye, Bizde Roman, Tenkit Meselelerine Dair
Halit Ziya: Sanata Dair
Ali Ekrem(Balayır): Şiirimiz, Mesalik-i Edebiyye
b- Servet-i Fünun Dönemi Makale
Servet-i Fünun Dönemi'nde makale türünde yazılan eserler mühim bir yer tutmamaktadır. Makale türünde yazılan eserlerde genel olarak Servet-i Fünun geleneğinin edebi yönü hakkında açıklamalar yapılmış ve kamuoyuna bilgiler verilmiştir. Tenkit türünde olduğu gibi makale yazılarında da belli bir metot izlenmiştir; sistemli ve planlı hareket edilmiştir.
Servet-i Fünun Makale Türünde Eserler:
Cenap Şahabettin: Evrak-ı Eyyam(sohbet-makale), Nesr-i Harp, Dekadizm Nedir?,
Hüseyin Cahit Yalçın: Hikmet Bedayi’ye Dair
Mehmet Rauf: Edebiyatımız ve Avrupa
Halit Ziya: Kenarda Kalmış
Ahmet Reşit Rey: Nazariyat-ı Edebiyye (Edebi Bilgiler)
c- Servet-i Fünun Dönemi Gezi Yazısı
Servet-i Fünun Dönemi'nde önem verilen öğretici metinlerden biri de gezi yazısıdır. Bu dönem yazılan gezi yazılarında Tanzimat’a göre daha canlı ve lirik bir anlatım söz konusudur. Tanzimat yazarlarından Abdülhak Hamit Tarhan’ın doğa ile insanı bir bütün olarak düşünme (Panteizm) anlayışı ve doğa karşısında insanın çaresiz oluşu düşüncesine karşın Servet-i Fünun yazarları doğayı bir kaçış, içsel bunalımlarının son bulacakları bir kurtuluş mekanı olarak görmüşlerdir. (İstanbul’da istibdat altında yaşadıkları için buradan kurtulup Yeni Zelanda adasına veya yurtiçinde doğası güzel bir yere –Manisa’ya- göçmeyi düşünmüşlerdir.)
Dönemin en önde gelen gezi yazarı Cenap Şahabettin’dir. Yazar memuriyetle görevlendiği Hicaz bölgesinde yaşayıp gördüklerini mektup halinde Servet-i Fünun dergisine yollamış ve bu yazılar Hac Yolunda adı altında yayınlanmış daha sonra kitap haline getirilmiştir.
Servet-i Fünun Gezi Yazısı(Seyahatname) Türünde Eserler:
Ahmet İhsan Tokgöz: Avrupa’da Ne Gördüm?
Cenap Şahabettin: Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Afak-ı Irak, Suriye Mektupları
d- Servet-i Fünun Dönemi Hatıra(Anı)
Servet-i Fünun Dönemi'nde özellikle Halit Ziya’nını nesir alanındaki başarısı ve dili kullanma becerisi sayesinde hatıra yazıları da önemli bir öğretici tür haline gelmiştir. Diğer öğretici türlerde olduğu gibi hatıra türünde de Servet-i Fünun yazarları belli bir metot ve plan ile metin yazmışlardır. Hatıralarda canlı ve içten anlatım ön plandadır. Bu metinlerde dil yine ağırdır. Bu yazılarda her ne kadar sanatçılar kendi geçmiş yaşantılarını anlatsa da yazılardan dönemin edebi yönelimi ve zihniyeti hakkında da bilgi alınabilir.
Servet-i Fünun Hatıra(Anı) Türünde Eserler:
Hüseyin Cahit Yalçın: Siyasi Anılar, Edebi Hatıralar
Mehmet Rauf: Edebi Hatıralar
Halit Ziya: Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikaye
Ahmet İhsan: Matbuat Hatıralırım
e- Servet-i Fünun Dönemi Hiciv - Mizah
Tiyatro türünde olduğu gibi mizah yazıları da ancak 1908 yılından sonra gelişme gösterebilmiştir. Bunda istibdat döneminin yarattığı huzursuz ortam ve yazarların ruh hallerinin elverişli olmaması etkili olmuştur. Dönemin mizah alanında en etkili isimleri Hüseyin Suad ve Cenap Şahabettin’dir.
Cenap Şahabettin, “Dahhak-i Mazlum” takma ismiyle birçok mizah yazısı kaleme almıştır. Hüseyin Suad ise “Gave-i Zalim” takma adı ile 1908 sonrasında mizahi yazılar yazmaya başlamıştır. Sanatçıların mizahi yazılarında kullandıkları bu isimler Firdevsi’nin Şehname isimli destanında yer alan mitolojik kahramanlardır ve destandaki kişilikleri ile tezat olacak şekilde kullanılmışlardır; zira Dahhak zalim bir hükümdar iken Gave ona karşı isyan eden mazlum bir demirci ustasıdır. Hüseyin Suad daha sonra bu yazılarını “Gave Destanı” adı altında toplamıştır.
Dönemin sosyal hiciv türünde yazılar yazan diğer sanatçıları ise Tevfik Fikret ile Süleyman Nazif’tir. Süleyman Nazif ilk mizah denemelerini Kahire’de “Gizli Figanlar” adı ile yayınlamıştır. Tevfik Fikret ise edebi tarihimizde ilk defa İstanbul’un eleştirildiği bir eser olan “Sis” şiirini yazmıştır.
Servet-i Fünun Mizah(Hiciv) Türünde Eserler:
Hüseyin Suad: Gave Destanı
Tevfik Fikret: Doksan Beşe Doğru(Şiir), Rübab’ın Cevabı(Şiir), Han-ı Yağma
Süleyman Nazif: Tarihin Yılan Hikayesi, Hazret-i İsa’ya Açık Mektup, Çalınmış Ülke, Yıkılan Müessese
Ali Ekrem: Kırmızı Fesler
Servet-i Fünun Dönemi Öğretici Metinlerin Genel Özellikleri
- Edebi metinlerde olduğu gibi dil ağırdır. Dile Arapça, Farsça kelimelerle yeni söyleyişler getirmişler, metinlerde uzun betimlemeler yapmışlardır.
- Metinler yazılırken belli bir metot ve plan izlenmiştir.
- Birkaç mizahi yazı haricinde metinlerde sosyal konulara hiç değinmemişlerdir.
- Eleştiri türü yazılarda ya kendilerine yöneltilen eleştirilere cevap vermişler ya da edebi anlayışlarını açıklamışlardır.
- En çok eleştiri, anı, gezi yazısı türünde metinler yazılmıştır.
- Dönemin önde gelen öğretici metin yazarları, Ahmet Şuayp ve Hüseyin Cahit’tir.