TERKİB-İ BEND NAZIM BİÇİMİ

Terkib-i Bend Nedir?

Terkib-i Bend Örneği

Klasik Türk Şiirimizde (Divan Şiiri) bendler ile kurulan nazım biçimidir. Her bend sekiz ile on arasında beyitten oluşur. Bendlerin kafiye düzeni gazele benzemektedir. Mesnevi ve kasideden sonra en uzun nazım biçimidir. Her bendin sonunda vasıta beyti bulunur. Bu beyit bendin son beyti olur ve her bendin sonunda kendi içinde kafiyeli olacak şekilde tekrar edilir. Vasıta beytinin kafiyesi bentlerden bağımsızdır. Terkib-i Bend’de bend sayısı beş ile on arasında değişir. Kafiye şeması şu şekildedir:

aa - xa - xa- xa – xa – bb / cc – xc – xc – xc – xc – dd …

veya

aa – aa – aa – aa – aa - bb / cc – cc – cc – cc – cc - dd ...

Görüldüğü üzere kafiye düzeni gazele benzemektedir. İlk beyit kendi arasında sonraki beyitler ise ilk dize serbest ikinci dize ilk beyit ile uyaklı olacak şekildedir. Bentlerin son beyitleri vasıta beyitidir. Her bendin sonunda yinelenir.

Terkib- Bendlerde her konu işlenebilir. Edebiyatımızda bu nazım biçiminde genellikle felsefi düşünceler, hayat ve insan, toplum gibi konular işlenmiştir. Bu nazım biçiminin en önemli şairleri Ziya Paşa ve Ruhi-i Bağdadi’dir.

Örnek:

(Sekizinci Bend)

terkibi bendGiryen kopar ey hace meger kim cigerinden

Kim çıktı ciger-parelerun çeşm-i terunden

Bin girye idersen seni ahir ayırurlar

Ferzend u zen u tantana-i sim u zerinden

Bu mulk-i fenaya ki ademden sefer itdun

Sudun nedür ancak any bilsen seferunden

Yok çıkmaga gonlün der-i dunya-yı deniden

Billahi di hoşnud mısın yohsa yirinden

Bu mezbeleden şöyle güzar eyleyigor kim

Bir zerre gubar irmeye ta rehgüzeründen

Sim ile zeri kendüne kat kat siper itdun

Merg okını geçmez mi sanursın siperünden

Akl adın anup kendüni teşvişe bırakma

Divane olup ref-i kalem kıl üzerinden

Ey hace eger kim sen isen akil ü dana

Şeydalıgı bin akla değişmez dil-i şeyda (vasıta beyti)

….

Bağdatlı Ruhi

Günümüz Türkçesi İle;

Ey cimri zengin! Yaşlı gözünden ciğerparelerin çıktı diye ciğerden feryat edersin.

Binlerce ağlaşan seni sonunda çocuğundan, karından, tantanandan, gümüş ve altınından ayı­rırlar.

Bu fânilik ülkesine yokluktan göç ettin ama yolcu­luktan kârın nedir bir bilsen.

Alçak dünya hanesinden çıkmaya gönlün yok. Allah aşkına söyle! Yoksa yerinden memnun musun?

Bu mezbelelikten öyle geçip gitmeye bak ki yolundan sana bir zerre toz değmesin.

Gümüş ve altını kendine kat kat siper ettin. Ölüm oku siperinden geçmez mi sanıyorsun?

Akıldan bahsedip kendini karışıklığa bırakma. Deli olup üzerinden kalemi kaldır.

Ey efendi! Eğer akıllı ve bilgili sen isen, çılgın gönül deliliği bin akla değişmez.