Olay Çevresinde Oluşan Edebi Metinler - Mesnevi (XIII- XIV. yy.)

Mesnevi Nedir?

Mesnevi bir nazım biçimi olarak İslam kültür ve edebiyatına İran şiirinden geçmiştir. Mesnevi, ilk defa Arap dili ile şiir yazan İranlı şairlerin Kelile ve Dimne gibi Hint eserlerini Arapçaya tercüme etmesi ile klasik edebiyatta görülmeye başlamıştır.

Mesnevi adı Arapçada “ikilik” manasına gelmektedir. Mesnevi adlandırması daha çok Fars ve Türk şairlerce benimsenmiştir. Arapçada mesnevi yerine “müzdevice” terimi kullanılmaktadır.

Mesnevinin Özellikleri:

-       Mesnevinin nazım biçimi beyittir (ikilik).

-       Mesnevilerde her beyit kendi içinde kafiyelidir. Kafiye şeması aa, bb, cc, dd… şeklindedir.

Not: Mesnevilerin bu özel kafiye biçimi sayesinde binlerce beyitlik çok uzun şiirler yazılabilmiştir.

-       Mesnevilerde aruz ölçüsü kullanılır.

-       Mesneviler dibace, tevhit, münacat, naat, miraciye, medh-i çihar yar-i güzin(dört halifenin övgüsü), ağaz-ı destan, hatime bölümlerinden oluşur.

-       Mesnevi türünün gelişip yaygınlaşması büyük eser Şehname sayesinde olmuştur. Bu eserin edebiyat dünyasındaki başarısı türün sevilip yaygınlaşmasını sağlamıştır.

-       Klasik islam edebiyatında ilk mesneviler Kelile ve Dimne ile Sinbadname isimli tercüme eserlerdir. Türk edebiyatında ise ilk mesnevi Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eseridir.

Not:Penç Genc (Beş Hazine), Hamse Geleneği: Selçuklu devri şairi Genceli Nizami (1141? – 1204?) ilk defa manzum roman tarzında beş adet mesneviyi yazıp bir araya getirmesi ile kendisinde sonra bu türde ve sayıda şiir yazma bir gelenek haline dönüşmüştür.

Bu mesneviler:

                              1-      Mahzenü’l Esrar

                              2-      Hüsrev ü Şirin

                              3-      Layla vü Mecnun

                              4-      Heft Peyker

                              5-      İskendername

-       Mesneviler sosyal, tıb, tarih, şehrengiz, dini ve ahlaki konularda yazılmıştır.

Mesnevi Türleri

Mesneviler işledikleri konulara göre yukarıda belirtilen türlere ayrılır. Bunlardan en yaygın ve önemli olanı ise  “tasavvufi” mesnevilerdir.

Tasavvufi Mesneviler:

Aşk ve macera temalı mesneviler kadar yaygın bir mesnevi türü de tasavvuf mesnevileridir. Bu mesnevilerin ilk örnekleri İran edebiyatında Hadikatü’l Hakika (Şeyh Senai), Mantıku’t Tayr (Kuş dili / Şeyh Attar) isimli eserlerdir.

Aslen bu tür mesnevilerin duyuş, inanış ve söyleyiş yönünden en başarılısı Mevlana’nın –türün ismi ile ünlenen- Mesnevi’sidir. Bu eser tüm İslam coğrafyasında yayılmakla kalmayıp günümüzde Batı edebiyatlarında da mühim bir eser olarak kabul görmüştür.

Mesnevilerde Kişi, Yer, Zaman ve Olay

Mesnevi, her ne kadar bir şiir nazım biçimi olsa da aslında anlatma esaslı bir metinlere daha yakındır. Olay çevresinde gelişen metinlerde görebileceğimiz yapı unsurlarının tamamını mesnevilerde de görürüz. Aslında mesnevi eski çağlarda hikaye ve roman gibi anlatı türleri yerine kullanılmıştır. Bu türlerdeki gibi olaylar neden – sonuç ilişkileri ile birbirine bağlanmış, metinler serim, düğüm, çözüm bölümlerine ayrılmış ve anlatılar temel bir çatışma etrafında oluşturulmuştur. Mesnevilerin ayırt edici özelliği ise bu türün bir ahenk ve ölçü ile yazılmasıdır.

kadiÖrnek:

Var idi Konya'da bir Kadı-i şum

İrtişa vü tama ile mezmum

Ana her kim ki vereydi rüşvet

Muktezasınca verirdi huccet

Hace-i devr ü zaman Nasreddin

Eyledi Kadı'ya bir hiyle hemin

Koydı bir destiye vafir toprak

Kadı'yı aldadı ol salik i Hak

Bir kaşık bal koyub ağzına heman

Toprağı eyledi destide nihan

Haceti olmuş idi bir huccet

Kadı’ya destiyi virdi rüşvet

Hürmet itdi ana Kadı durdı

Rüşveti gördi safalar sürdi

Kalemin aldı eline Kazı

Hucceti yazmağa oldı razı

Eyledi sa’y-ı beliğ ü ikdam

Hucceti eyledi yanında temam

Hucceti virdi edüb kat'-ı niza’

Kadı’ya eyledi ol dahi veda'

Yemeğe başladı Kadı aseli

Toprağa erdi kaza ile eli

Kadı’ya oldı kazıyye ma’lum

Gonline girü gazab etdi hücum

Destiyi hışm ile ol Kadı-i mest

Kalb-i uşşak gibi kıldı şikest

Kadı bir hiyle vü tezvir etdi

Hucceti almağa tedbir etdi

Eyleyub dilde nihani kine

Dedi yarendesi Nasreddin’e

Getir ol hucceti kim yanlışı var

Bir dahısını yazayım tekrar

Yanlış olunca kişide huccet

Kendi da’vasına vermez suret

Dinleyince bu sözi Nasreddin

Dedi Kadı’ya latifeyle hemin

Huccetin cümle sahih ey nadan

Var ise desti dürür yanlış olan

Günümüz Türkçesi İle:

  Huccet: Yetki Belgesi 

“Konya’da meymenetsiz bir kadı vardı. Açgözlülükle ve rüşvet almakla, suçlu tanınmıştı.”

“Ona her kim rüşvet verirse, kendisine, gereken Hucceti verirdi.”

“Zamanın hocası, Nasreddin Hoca, (bu) Kadı’ya bir oyun oynamayı düşündü.”

“O Hak yolcusu, bir testiye bolca toprak koyup, Kadıyı aldattı.”

“Testinin ağzına, bir kaşık bal koyarak toprağı testide gizledi.”

“Kendisine bir Huccet lazım olmuş (gibi yaparak) testiyi Kadı’ya rüşvet olarak verdi.”

“Kadı ona saygı gösterdi, ayağa kalktı, rüşveti görünce çok memnun oldu.”

“Kalemini eline aldı, Hucceti yazmaya koyuldu. Çok çalıştı, gayret gösterdi, Hucceti onun yanında tamamladı.”

“Hucceti Hoca’ya verdi. Hoca da Kadı’ya veda edip ayrıldı.”

“Kadı (testideki) balı yemeğe başladı ve eli kaza ile toprağa değdi.”

“(Böylelikle) Kadı’ya kaziyye (mesele) malum oldu. (O anda) Kadı’nın içi gazapla doldu.”

“Kendinden geçen Kadı, hiddetlendi ve testiyi, aşıkların kalbi gibi, kırdı.”

“(Hemen) bir hile bulup Hucceti geri almayı düşündü.”

“Gizli düşmanlığını içinde saklayıp, arkadaşı Nasreddin’e dedi ki:”

“O Hucceti geri getir. Çünkü yanlışı var. Tekrar bir başkasını yazayım.”

“İnsanın elindeki Huccet yanlış olursa davasının halline yaramaz.”

“Nasreddin Hoca bu sözü dinleyince Kadı’ya latife ile dedi ki:”

“Ey cahil! Huccetin tamamıyle doğrudur. Ortada bir yanlış varsa, o yanlış, (Huccette değil) testidedir.”

Daha fazla bilgi için bakınız!!! ( 9. Sınıf Mesnevi Türü ve Özellikleri)