Yüce Yunan Tiyatrosu’na geçmeden önce, kimi düşünürlerce o tiyatronun kaynakları arasında anılan Mısır Tiyatrosu’na bir göz atmamız, sonra da Judea’ya, İbranilerin memleketine uğramamız gerekiyor.
Mısır’ın en az 3500 yıl sürmüş bir tiyatrosu var. Belki de çok daha fazla, 4500 yıl. İ. Ö. 4000’den İ. S. 400’e kadar. Bu kadar uzun yaşamasına karşılık pek az değişikliğe uğramış bir tiyatro. Din, inanç, gelenek tiyatrosu.
Abydos Acı Çekme Oyunu
Kızgın bir güneşin altında din adamlarından, inançlı kişilerden kurulmuş bir alay ilerliyor. Kiralın sarayından büyük Osiris Tapınağı’na doğru ağırbaşlılıkla gidiyorlar. Bir yanda duygusuz, sessiz bir sfenks, ötede Mısır’ın eski dünya içindeki büyüklüğünü, eziciliğini dile getiren bir piramit, sonrası uçsuz bucaksız çöl.
Din adamları da, inançlı kişiler de çıplak ayak, peştemallı, ama başlarındaki başkanlarıyla tılsımları süslü, güzel. Alayın yanı sıra savaşçılar ilerlemekte, en önlerindeyse Mısır Firavunu göze çarpıyor. Savaşçılar Osiris’in kutsal kayığı olarak görülen çok süslü bir kayığı korumaktalar. Seyirciler de inançlı kişiler hep, çoğu soylular, Firavun ailesinin yakınları. Aralarında birkaç köle ya var, ya yok. Köleler dinsel törenleri seyretmeye zaman ayıramayacak kadar çalışmak zorundalar çünkü.
Birden, bağrışmalar, korku çığlıkları arasında, Osiris’in düşmanları çıkıyor alayın karşısına, saldırıyorlar. Önce onlar üstün gelir gibi oluyor. Sonra Osiris’in çaylak kafalı oğlu Horus savaşçıların başına geçip üstünlüğü sağlıyor, yeniyor düşmanları. Ama zafere erildiği anda üzüntülü, acı dolu sesler yükseliyor. Kardeşi Seth’in Osirisi’i parça parça etmiş olduğu görülüyor.
Yol boyunca birçok savaşlara zorlanan alay, saldıranları püskürte püskürte bu kere de tapmaktan Osiris’in mezarına doğru ilerliyor. Osiris’in parçalarını ona içten bağlı olan karısı Isis, Horus’un da yardımıyla topluyor. Mezarın önüne gelindiği sırada da Seth’in adamları tam bir yenilgiye uğruyorlar. Derken inanılmaz bir şey oluyor, yeniden diriliyor Osiris! Yaşayan bir tanrı özelliğiyle doğruluyor. İnançlı kişilerin sevinç çığlıkları Osiris’in çektiği acıların sona erdiğini bildiriyor.
Mısır Tiyatrosu deyince akla gelen oyunların en ünlüsü bu. Güney Mısır’daki Abydos şehrinde her yıl tekrarlanırmış. Törenin kaynağı masallaştırılmış bir tarihsel olay olsa gerek. Şöyle anlatılıyor: Akıllı, iyi bir hükümdar olan Osiris haince öldürülmüş, doğranmış, parçalan birbirinden çok uzak yerlere dağıtılmış. Ama karısı Isis ile oğlu tahtı geri almışlar, Osiris’in parçalarını bir araya toplamışlar, onun bir tanrı olarak görülmesini sağlayan inancı yaymışlar; Abydos’da her yıl yapılacak bir törenle Osiris’in çektiği acıların anılmasını, dirilişinin gösterilmesini gelenekleştirmişler.
Bir Mısır Oyunu. Osiris’i öldüren kötülük tanrısı Seth ile Horus’un çatışması. Resim. İ.Ö. 323 ile İ.Ö. 30 yılları arasında yapılmış; oyunun oynanış tarihi çok daha eski.
İkhernefert Taşı
Abydos’tan başka, her yıl Busiris’te, Heliopolis’te de Acı Çekme Oyunları düzenlendiği biliniyor. Ama şimdi bir Berlin müzesinde olan İkhernefert taşında yalnızca Abydos’daki tören anlatılmış. Yazılı tarihin ilk rejisörü, ilk oyuncusu diyebileceğimiz Ikhernefert İ.Ö. 18871849 yılları arasında. Hükümdar Usertsen III’ün emriyle Abydos’a gönderilmiş. Görevi orada Osiris’e yeni bir mezar yapmak, sonra da büyük bir Abydos Acı Çekme Oyunu düzenlemek. İkhernefert kendi yaptığı işleri bir taş üzerine yazmış. Bütün oyunu anlatmamış, çünkü onu herkes biliyor o çağda, bütün Mısır biliyor, anlatılması gereksiz. İkhernefert taşa Osiris için nasıl bir kayık yaptığını, oyunculardan birini nasıl giydirdiğini, süslediğini, oyunun en önemli rolünü nasıl oynadığını yazmakla yetinmiş. O yüzden de oyunu anlatışında atlamalar, boşluklar var. Eski Mısır üzerinde çalışan bilginler bu boşlukları kendi anlayışlarına göre dolduruyorlar.
Abydos Acı Çekme Oyunu’nun günlerce sürdüğü, oradan oraya gittiği, yer değiştirdiği, oyun boyunca durmadan tekrarlanan savaşlarda oyuncuların kendilerini tutamayıp birbirlerini yaraladıkları söyleniyor. Yunan tarihçilerine inanmak gerekirse, aldıkları yaralar yüzünden ölen oyuncular pek çokmuş. Kimi oyunların daha da ilkelleştiği, seyircileri de içine aldığı sanılıyor. Öyle ki onlar da ikiye ayrılıp yarısı Seth adına, yarısı da Osiris adına savaşlara katılırlarmış.