Batılı tiyatro anlayışına uygun ilk Türk oyunu olarak gösterilen Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı ko­medisi 1859 yılında yazılmıştı. Bu oyunda yazar gö­rücü ile evlenmenin kötülüğünü ortaya vurur, mahal­le tiplerini canlandırır. Oyunun dili açık, temiz bir Türkçedir. İlk trajedi ise Ali Haydar’m Sergüzeşti Ferviz adlı eseridir. 1866’da yazılan bu oyun ölçülüy­dü. Yazar İkinci Ersas adlı kötü bir trajedi ile iki per­delik ölçülü bir komedi yazarak oyun yazarlığını de­vam ettirdi, daha başka oyunlar da yazdı, ama pek bir başarı gösteremedi.

Gedikpaşa Tiyatrosu’na eser hazırlıyanlarm ba­şında Ali Bey’i anmak gerekir. Bu yazarın Kokona Yatıyor ile Misafiri İstiskal gibi oyunlarından başka, Ayyar Hamza gibi başarılı adapteleri de vardı. Ali Bey ayrıca Letafet adlı bir operet de yazmıştı.

 Namık Kemal

 Namık Kemal’in tiyatroya ilgi göstermesi 1872 yılma rastlar. Hadika gazetesinde yazdığı bir yazı yankılar uyandırır. Yazıda Türk Tiyatrosu’nun nasıl olması gerektiği üzerine önemli sözler eden yazar, söyleyiş gibi, yerli oyunlardaki konuşmalar gibi, çok önemli noktalara dokunur, süslü sözlerden kaçınıl­masını ister. Tiyatro gerçi bir eğlencedir, ama öğreti­ci, eğitici gücü kitaplardan, gazetelerden de yüksek­tir. Namık Kemal bu düşünceyle Vatan  yahut Silistre adlı eserini yazar. Memleket, ulus sevgisini işleyen oyun 1873’de Gedikpaşa Tiyatrosu’nda ilk oy­nandığı gece büyük gösterilere yol açar. Seyirciler “Yaşasın Vatan” diye bağırarak sokaklara dökülür­ler. Ertesi gün oyun yasak edilir, Namık Kemal tev­kif edilip Magosa kalesine sürülür. Otuz sekiz ay Magosa’da kalan şair orada dört oyun yazar: Akif Bey; Zavallı Çocuk; Kara Bela; Celalettin Harzemşah. Tevkif edilmeden önce, Vatan oyununun provaları sı­rasında yazdığı Gülnihal adlı bir tiyatro eseri daha vardır. Bu eserlerde olay dizileri basittir, uzun ko­nuşmalara yer verilmiştir, gene de o günler için çok önemli Oyunlardır.

 Öbür Yazarlar

 Recaizade Ekrem 1873’de Vuslat adlı bir oyun yazmıştı. Ayrıca, Afife Anjelik, Atala adlarıyla iki Fransızca romanı oyunlaştırarak dilimize çevirdi. Bir de ölümünden sonra yayımlanan Çok Bilen Çok Ya­nılır adlı oyunu vardır.

Gedikpaşa Tiyatrosu’nda ilgiyle karşılanan bir yazar da Ahmet Mithat olmuştur. Bu yazar ilk oyunu olan Eyvah ile birden fazla karı almak geleneğine karşı çıkmış, tepkilerle karşılanmıştı. Çoğu oyunla­rın bir haftadan fazla seyirci bulamadığı yülarda yüz kereden fazla oynanan ikinci eseri Açık Baş ise bağ­nazlığı, softalığı yeren bir oyundu.

Gene bu tiyatroda oynanan Hoca Hakkının Hak adlı oyununun sosyalist eğilimli olduğu söylenir. Ge dikpaşa Tiyatrosu’na oyun yetiştiren yazarlar arasın­da bunlardan başka Ebüzziya Tevfik, Manastırlı Rı­fat, Haşan Bedrettin Paşa, Şemsettin Sami, Teodor Kasap, Ahmet Vefik Paşa, Sami Paşazade Sezai, Ziya Paşa gibi edebiyatçılar vardı. Ayrıca, Abdülhak Ha mit de okunmak için oyunşiirler yazıyordu.

Gedikpaşa Tiyatrosu Abdülharnit zamanında yıktırıldı. Ahmet Mithat Efendi’nin Özdenler adlı o yunu Çerkez soylularının kahramanlıklarını anlatı­yordu. Jurnalcılar bu oyunda Çerkezlerin bağımsız­lığını istiyen propaganda öğeleri bulunduğunu Sa­ray’a bildirdiler. Oyun yasak edildi, Ahmet Mithat Saray’a alındı, Gedikpaşa Tiyatrosu bir gece içinde yıktırıldı. Yıl 1882.

Bursa Tiyatrosu

 Gedikpaşa Tiyatrosu yıktırıldığı sırada Ahmet Vefik Paşa Bursa Valisiydi. Çocukluğu Paris’de geç­miş olan bu vali İstanbul’un boşta kalan oyuncuları için ilk akla gelen sığınak oldu. Ahmet Vefik Paşa’ nın Moliere’den yaptığı çeviriler, adapteler zaten Gedikpaşa Tiyatrosunda da oynanmıştı; tiyatroya olan yakın ilgisi biliniyordu. Agop Vartoviyan (Gül­lü Agop) Saray’a alındığından Bursa’ya giden oyun­cu topluluğunun başına Tomas Fasulyacıyan geçti. 1885’de Ahmet Vefik Paşa valilikten ayrılana kadar üç yıl Bursa’da çok canlı bir tiyatro hayatı yaşandı. Moliere’in pek çok oyunu sahneye kondu. Fasulya cıyan Efendi’nin kumpanyasıyla Bursa’ya gelmiş olan Ahmet Fehim Moliere’in eserlerini oynamakta bü­yük bir başarı gösterdi.

 Mınakyan Efendi

 Bursa Tiyatrosu’ndan sonra 1908’de Meşrutiyet’ in ilanına kadar süren yirmi üç yıl boyunca sahne hayatımızın sürükleyici kişisi Mardiros Mınakyan olmuştur. Hem oyuncu, hem sahneye koyucu, hem de çevirmen olarak çalışmış, çoğunlukla dramlar, me­lodramlar, cinayet eserleri, korkunç oyunlar oyna­mıştır. Yönettiği topluluk Osmanlı Komedi ve Dram Kumpanyası diye anılırdı. Kumpanyada Fehim, Alek­sanyan Efendi, Kınar Hanım, Aznif Hanım, Madam Binemeciyan, Tospatyan Efendi gibi oyuncular yer alırdı.