On Sekizinci Yüzyılda Fransa

 On sekizinci yüzyıl Fransa’ya olduğu gibi Fransız Sahnesi’ne de önemli değişiklikler getirdi. Louis XIV’ün bıraktığı borçlar bitmek tükenmek bilmiyordu. Louis XV halkın sırtına yeni vergiler yüklemeyi masrafları kısmaya üstün tuttu. Louis XVI eskimiş, yıkılmak üzere bir zorbalık düzeni ile maliye, politika alanlarındaki reformlar arasında kararsız kaldı. Orta tabaka, ya da bourgeoisie, durmadan gelişmekte, çoğalmakta, güçlenmekteydi. Voltaire, Rousseau, Diderot gibi düşünürler toplumun kötü yanlarını inceliyor, ortaya vuruyorlardı. Aydınlarla orta tabaka alt tabakanın ilkin desteği, sonra da öncülüğüyle 1789 Fransız Dev rimi’ni gerçekleştirdiler. Birkaç yü süren özgürlüğün, bağımsızlığın, özgürlüğü kötüye kullanışın arkasından Napoleon, savaş, diktatörlük çıkageldi.

On sekizinci yüzyılda Fransız kumpanyalarının Alman şehirlerine, Viyana’ya, Alçak Topraklara, Rusya’ya doğru yayıldıkları görüldü. Paris’i tekelinde tutan iki krallık tiyatrosunda oyunculuk sanatı çok gelişti. Buna karşılık oyun yazarlığında bir düşme vardı. Diderot, Voltaire, Marmontel Beaumarchais gibi eleştirmen oyun yazarları kusursuz kuramlar öne sürdüler, ama içlerinden yalnız biri, Beaumarchais, kalıcı oyunlar yazabildi.

Sulu Göz Komedi

Klasik denebilecek trajedilerin yanı sıra Fransız sahnelerinde iki yeni oyun çeşidi daha gelişmekteydi. Biri comedie larmoyante, sulu göz ya da gözü yaşlı komedi. İkincisi drame bourgeois; orta tabaka hayatını konu olarak atan trajediler, ya da trajedi denemeyecek ağır başlı oyunlar.

Sulu göz komediler İngiltere’nin duygulu ev hayatı oyunlarından gelişmişti. Kadın acı çeker, erkek de acı çeker, ama o daha az ağlar, sonunda iş tatlıya bağlanır. Jean François Marmontel adlı, eleştirmenlik de eden bir oyun yazarı bu çeşit komedilerle büyük bir başarı sağladı. 1730’larda, 40’larda Pierre de Marivaux ile Nivelle de la Chaussee gibi yazarlar da sulu göz komedilerle üne erdiler.

Drame Bourgeois

Thomas Heywood’un A Woman Killed with Kindness’i, Lillo’nun The London Merchant’ı düşünülürse drame bourgeois’nın yepyeni bir şey olmadığı anlaşılır. Ama bu çeşit oyunları geliştiren, halka benimseten Fransızlar olmuştu. Denis Diderot klasik trajediye karşı çıkarak genre serieux  diye adlandırdığı oyun çeşidini savunmuş, 1758’de Le Pere de fa mille’yi  yazmıştı. Genre serieux eski anlayışa göre ne trajedi, ne de komediydi. Gene önemli bir konu seçiliyor, ama bu konu günlük hayattan almıyordu. Merak, trajedi heyecanı gene vardı, ama sonuç ölüm ya da yıkımı değil, mutluluktu. Oyunlar düzyazıyla yazılıyordu. Diderot’nun ne 1758’de oynanan Le Pere de famille’si, ne de on iki yıl sonra oynanan Le Fils naturel savunduğu anlayışın başarılı örnekleri sayılamaz

Voltaıre

Ünlü Voltaire tiyatroya büyük ilgi duyardı. Oyun yazarı, tiyatro eleştirmeni, oyuncuların eğitmeni olarak dinmez bir heyecanla çalışmıştı. 1718 yılında Bas tille’de tutukluyken ilk trajedisi Oedipe’i yazdı. Yirmi dört yaşındaydı. Klasik anlayışa bağlıydı. Hayatının sonuna kadar da öyle kaldı. Shakespeare ile Lope de Vega gibi büyük yazarların kuralları çiğnemiş olmalarına yanar, yaşadıkları çağı barbarlık çağı diye anardı. Klasik trajedi Voltaire’le sona erdi. Buna karşılık, Voltaire’in oyunları büyük bir ilgi görmüştür. En iyi oyunu Zaire yabancı memleketlerde de pek çok kereler oynanmıştı. 1743’de Merope adlı oyununun açılış gecesinde sahneye çağırılmak şerefine ulaşan ilk Fransız oyun yazarı oldu.

Beaumarchaıs

Moliere ile Racine’den sonra Fransa’nın yetiştirdiği ilk büyük oyun yazarı Pierre de Beaumarchais’ tir. Saatçi, müzikçi, maliyeci, gizli ajan, Amerikan Devrimi’ne yardım etmek amacıyla silah kaçakçısı Beaumarchais büyük serüvenlerin insanıydı, pek az oyun yazabildi. Ama bu oyunlardan ikisi yeni bir çığırın başlangıcı oldu: Le Barbier de Seville ile Le Mariage de Figaro. Sonradan Rossini ile Mozart’ın operalarına konu olarak ölümsüzleşen bu oyunlar yazıldıkları yıllarda sahneye kolayca çıkartılamamıştı. Le Barbier de Seville’i Comedie Françai se 1772’de kabul etmiş, ama saray sansürü oyunu üç yıl geciktirmişti. Le Mariage de Figaro ise 1781’den 1784’e kadar beklemek zorunda kalmıştı. Oyunların konularından çok, ikisinin de kahramanı olan berber Figaro tipi yıkıcı görülüyordu. Soylular bu berberin isyancı davranışını tehlikeli bulmuşlardı. Fransız Devrimi’nin eşiğinde, Beaumarehais’nin Le Mariage de Figaro’da yerdiği seyirciler oyunu çılgınca bir heyecanla karşıladılar.

Oyuncularla Eleştirmenler

On sekizinci yüzyıl Fransa’sının kimi yazarları oyunlarından çok, oyuncular üzerinde yarattıkları etkilerle önemliydiler. Kimi bu işi yazılarıyla, eleştirileriyle yaptı. Diderot’un Le Paradoxe sur le comedien adlı eseri bunun en güzel örneğidir. Kimi de Voltaire gibi oyunculara yazıların çerçevesini aşan bir ilgi gösterdi, onları eğitti, destekledi, yükseltti.

Çağın Adrienne Lecouvreur, Rachel, Hippolyte Clairon, MarieFrançoise Dumesnil gibi kadın oyuncularını hep oyun yazarları yetiştirmişlerdi. Voltaire sahnede Lekain admı kullanan bir oyuncuyu da uzun yıllar desteklemiş, onun için küçük bir tiyatro da yaptırmıştı. Ufak tefek, çirkin, kaba sesli bir adam olan Lekalin oyunculuktaki ustalığıyla bütün bu kusurlarını örterdi. Voltaire’in yaptırdığı tiyatroda altı yıl oynadıktan sonra Comedie Français’e geçti; bir zaman sonra da bu tiyatronun yönetmenliğine getirildi. Voltaire’in isteğine uyarak ilk düzenli provaları o yaptırmaya giriştiği gibi, kostümlerde tarihe uygunluk aramakta da ilk adımları o atmıştı.

Büyük Talma

Sahne kostümlerini tarihe uydurmakta on sekizinci yüzyıl sonunun ünlü Fransız oyuncusu François Joseph Talma  daha da ileri gitti. 1787 yılında ComedieFrançaise’de Voltaire’in Brutus’u oynanırken bu oyuncu sahneye bir Roma toga’sına  sarınarak kolları, bacakları çıplak çıkmıştı. Seyirciler şaşırmış, gündelik elbiselerden böylesine uzaklaşılmasın! yadırgamışlardı; ama Devrim, arkasından Bonaparte günleri Talma’nın desteklenmesini sağladı.

Talma sanat alanında olduğu gibi politika alanında da bir devrimciydi. Gençliğinde Londra’da yaşamış, Garrick’ten tabiiliğin, Shakespeare’den romantikliğin tadını tatmıştı. Kendi sanatında bu iki tadı birleştirmeyi başardı. Şiir okurken ölçü yerine anlama uyması da önemli bir yenilikti.

Devrimci Talma 1789’da Bastille’in düşüşünden önce oynanan, M. J. Chenier’nin cumhuriyetçi bir anlayışla yazılmış Charles Di adlı oyununda korkunç bir coşkunlukla oynamıştı. Öyle ki ComedieFrançaise yönetmenleri oyunu sahneden kaldırmak gereğini duydular. 1791’de Devrim iki devlet tiyatrosunun Paris’deki tekelciliğine son verince Talma Comedie Française’den ayrılarak Theatre de la Republique! kurdu. Burada her istediğini yapabiliyordu. 1799’da Napoleon’un emriyle eski kumpanyasından da oyuncular alarak tiyatrosunun adını Theatre Français’e çevirdi ; böylece de ComedieFrançaise’in başına geçmiş oldu.

Paris’te tekelciliğin sona ermesi Fransız Tiyatrosu’na pek yararlı olamadı. Kısa zamanda şehirde kırk tiyatro açıldı, ama oyun yazarları yetişmedi. Halk heyecanlı melodramlar, duygulu ya da maskaraca komediler istiyordu. Napoleon 1804’de yazarları sansüre bağlayınca iş daha da kötüleşti. Trajedinin günü geçmişti. Komedi ile yerginin ise diktatörlük altında gelişmesi olacak şey değildi.

Amerikan Tiyatrosunun Gecikmesi

Amerikan Tiyatrosu devrim başarıyla sona erip Birleşik Devletler kurulduktan sonra bile uzun yıllar İngiliz etkisinden kurtulamamıştır. Aşağı yukarı 1800 yılma kadar bütün oyuncular İngilizdi; Birleşik Devletler’de doğmuş bir tek tiyatro yönetmeni vardı. On sekizinci yüzyılın ortalarına kadar tiyatro yapıları yaptırılmamıştı. İlk geniş, iyi düzenlenmiş tiyatro 1794’de yaptırıldı. Bu gecikmede püriten’lerin etkisi büyüktü.

1538’de Meksika şehrinde auto sacramentales’ler oynanırdı. 1608’da Fransızlar Kanada’da bir masque sahneye koydular. Bu tarihler arasında Latin, Amerika’nın birçok yerlerinde oyunlar oynanmaktaydı. Amerikan kolonilerindeki ilk oyunun 1665’de Virginia’da oynandığı biliniyor. 1750’de iki oyuncu Boston’da bir oyun vermek istedikleri zaman, Massa chusetts’te her çeşit tiyatro çalışmalarını yasak eden bir yasa çıkarıldı. Bu yasa 1793’e kadar kaldırılmadı. Öbür New England kolonilerinde tiyatroya karşı yasalar yoksa da, düşmanlık öylesine büyüktü ki bir oyün için izin alınsa bile ilanlara oyun olduğu yazılmaz, “ahlak konuşmaları” denirdi. Güneyde tiyatro düşmanlığı kuzeydeki kadar güclii değildi. Virginia ile Güney Carolina’da Cromwell Devrimi’nden kaçmış soylu aileler vardı. Bunlar İngiltere’deki yaşayışlarını sürdürmeye çalışmaktaydılar. Onun için de Londralı oyuncular daha, çok güneye gelirlerdi.

New England’la karşılaştırılırsa, New York insanları hayli karışık olan bir şehirdi. Bu yüzden tiyatroya ilgi göstermesi kolay oldu. On sekizinci yüzyıl başında şehirde oyunlar oynandığı, 1709’da çıkarılan bir yasak kararından anlaşılıyor. 1733 ile 1734 yıllarında yer yer oyunlar oynandığını gösteren belgeler var. Ama New York’un ilk tiyatrosu olarak Thomas Kean ile Walter Murray’in kumpanyasını anmak en doğrusudur. Bu İngiliz oyuncular şehre 1750 yılında güneyden gelmiş, Nassau Caddesinde Van Dam’s tiyatrosunu kurarak Shakespeare, Congreve, Farquhar, Otway, Gay, Lillo, Dryden gibi yazarların oyunlarını oynamışlardı.

Hallam’ların Gelişi

Amerika’ya gelen ilk düzenli kumpanya Londra’da William Hallam’ın kurup kardeşi Lewis Hallam’ın yönetmenliğinde Williamsburg’a gönderdiği kumpanyadır. Bu kumpanya Amerika’ya ayak bastıktan bir yıl sonra, 1753’de New York’a geldi. Thomas Kean ile Walter Murray’ın iki yıl kullandıkları Nassau Caddesindeki tiyatro işe yaramaz haldeydi. Lewis Hallam hemen onu yıktırıp yerine yeni bir tiyatro yaptırdı. Repertuvarlarındaki yirmi dört oyunla New York’tan başka, Philadelphia, Charleston, Jamaica’da da ilgi gören bu oyuncular aslında İngiltere sahnelerinde ba rınamamış kimselerdi. Lewis Hallam West Indies’de ölünce kumpanya David Douglass’ın yönetmenliğinde New York’a geri döndü. Bir zaman sonra da kumpanyanın başına Lewis Hallam, Jr. i263) geçti. Douglass atılgan bir kimseydi; 1758’de Cruger’s Wharf’da, üç yıl sonra da Chapel Caddesinde iki tiyatro daha yaptırdı ; 1766’da Philadelphia’da Southwark Tiyatrosu’nu, ertesi yıl ise New York’ta John Street Tiyatrosu’nu açtı.

Devrimden Sonra

Devrim yaklaşırken tiyatroya karşı yeni bir düşmanlığın başladığı görüldü; çünkü aşağı yukarı bütün oyuncular İngilizdi. Stamp Act’ın çıkarıldığı haberi New York’a ulaşınca, 1766 yılında, korkunç bir öfkeyle ayaklanan halk Chapel Caddesindeki tiyatroyu darmadağın etti. Douglass gerçi kumpanyanın admı The Cömpany of London Comedians’dan \ The American Company of Comedians’a çevirmişti, ama halk böyle şeylerle yatıştırılamayacak kadar öfkeliydi. 1770’de kimi koloniler oyunları yeniden yasak ettiler. Silahlı çatışmalar başlayınca İngiliz oyuncuların Amerika’dan ayrıldıkları görüldü.

Devrim sırasında askerlerin oynadıkları amatör ce oyunlarla yetinildi. New York İngilizlerin elindeyken oradaki tiyatrolarda da İngiliz askerler oynadılar. 1778’de Birleşik Devletler askerlerinin tiyatroyla uğraşmaları yasak edildi; yalnızca memleketlerini savunmayı düşünmeleri, başka şeylere zaman harcamamaları istendi. Gene de arada bir oyunlar oynanmasının önüne geçilemedi.

1783 Barışı’ndan sonra İngiliz oyuncular yeniden Amerika’ya gelmeye başladılar. Püriten’lerin düşmanlığına, vatanseverlerin düşmanlığı da katıldığı için, tutunmaları hiç de kolay olmadı. Önce Philadelphia’ ya giden Lewis Hallam, Jr. 1785’de New York’a geldi; konferanslar, ahlak konuşmaları derken, John Street Tiyatrosu’nda açıkça oyunlar oynamaya girişti. Çevresine John Henry, John Hodgkinson, Joseph Jefferson, Thomas Wignell gibi usta oyuncular toplayarak kumpanyasını iyice güçlendirdi.

Oyun Yazarları

On sekizinci yüzyılda Amerika’nın önemli denebilecek oyun yazarları yoktu. 1758’de Thomas Godfrey, Jr. The Prince of Parthia adlı bir trajedi yazdı. Dokuz yıl sonra Philadephia’da oynanan bu trajedi profesyonellerin sahneye koydukları ilk Amerikan oyunudur. 1766 yılında Major Robert Rogers kızılderilileri konu olarak alan Ponteach adlı bir trajedi yayımladı, ama bu oyun oynanmadı. 1787’de Hal lam kumpanyasının oynadığı The School for Scondal dan esinlenen Royall Tyler i266) The Contrast adlı komediyi yazdı. Bu oyunun kazandığı başarı yazarını değilse de başka bir sanatçıyı harekete geçirdi. Londra’da üç yıl resim öğrenimi görmüş olan William Dunlap oyun yazarlığına başladı; adaptelerini de sayarsak altmıştan fazla oyun yazdı. Dunlap bir yazar olarak katıldığı Hallam kumpanyasında bir zaman sonra başlıca yönetmen durumuna yükseldi.

Yeni Tiyatrolar

1790’dan sonra Charleston, Baltimore, Philadelphia şehirlerinde yeni tiyatrolar yaptırılmıya başlandı. Boston şehrinde bile New Exhibition Room adıyla bir tiyatro yaptırıldı. 1792’de açüan bu tiyatro altı ay sonra, oyun oynamayı yasak eden eski bir yasanın hatırlanmasıyla (!) kapatıldıysa da, ertesi yıl yasa kaldırıldı. Bunun üzerine zengin bir Bostonlu, ünlü mimar Charles Bulfinch’e Federal Street Tiyatrosu’nu yaptırdı. İki yıl sonra da gene Boston’da ikinci bir tiyatro, Haymarket açıldı.

1791’de Hallam’dan ayrılan Thomas Wignell adlı çok sevilen bir komedi oyuncusu sermaye bulup Philadelphia’da bir tiyatro yaptırmış, kuracağı kumpanya için İngiltere’ye gidip oyuncular seçmişti. Chestnut Street Tiyatrosu diye anılan bu tiyatro 1794’de açıldı; Amerika’nın ilk iyi düzenlenmiş tiyatro yapısı olarak anılır.

Almanya’nın Üstünlüğü

On sekizinci yüzyıl sonunda Beaumarchais ile Goldsmith ölmüşlerdi; Sheridan Politikaya gömülmüştü. İngiltere gibi, Fransa’nın da umut veren genç oyun yazarları yoktu; her iki memlekette de tiyatrolar oyuncuların gücüyle yürütülüyordu. Amerika tiyatrolarını yeni kuruyor, oyuncularını İngiltere’den getiriyordu; umut veren oyun yazarları da yetiştirememişti. 1800 yılı yalnızca Almanya’da üstünlükler bulabildi. İngiltere’ye, Fransa’ya göre çok geç gelişmiş olan Alman Tiyatrosu on dokuzuncu yüzyıla Schiller, Goethe, Kleist gibi yazarlarla, August Wilhelm Schlegel gibi bir Shakespeare çevirmeniyle girdi.