ŞİİRDE KAFİYE VE REDİF
Halk Edebiyatında Uyak, Kafiye
Şiirde Ses Uyumu, Şiirin Müzikalitesi, Şiirde Müzik
Genellikle mısra (dize) sonlarında, kimi kez de başında ya da ortasındaki yazılışları bir, anlamları ayrı olan ses benzerlikleridir kafiye. Halk ve divan şiirleriyle bunların dışında birtakım nazım biçimlerinde uyaklar belirli kurallara göre yapılırdı, Mısralar, bu kurallar içinde birbirine bağlanır.
Biçimsel açıdan manzumeyi düz yazıdan ayıran öğelerden biri olan uyak, ses benzerliği yoluyla uyum (ahenk, ritim) sağlamak, çağrışımlarda sözcüklerin bellekte kalmasını kolaylaştırmak gibi yararlar sağlar. Ancak, bir manzumenin şiir sayılabilmesi için uyaklı olması koşulu günümüzde benimsenmemektedir.
Not:Halk şiirinde uyak (kafiye) yerine ayak terimi kullanılır.
Uyakları önce ikiye ayrılır:
a- Göz için uyak – kafiye (Yazılış ve ses olarak benzeşen sözcüklerle yapılır.)
b- Kulak için uyak – kafiye (Yazılışı aynı olmayan sözcüklerle yapılan uyaktır.)
İkinci uyak, (kulak için) eski yazının kullanıldığı ya da sözlü geleneğe dayanan (çalıp söyleme biçiminde: Aşık ed.) edebiyat dönemlerinde geçerliydi. Eski Türk edebiyatında ise kafiye göz içindir anlayışı hakimdir; çünkü Osmanlı alfabesinde birbirine yakın sesler ayrı ayrı harflerle gösteriliyordu. Örneğin "Sabah" ve "serçe" sözcüklerindeki "s" (Birinde “sad” ص diğerinde “sın” ﺱ harfi ile gösterilir.) seslerini karşılamak için kullanılan harfler farklıydı. Bu yüzden, "uyak”, sözcüğün yazılışına mı, yoksa seslerin benzerliğine mi dayanmalı?" sorusu ortaya çıkmıştı: Bugün kullandığımız alfabe bu sorunu gidermiştir.
Halk edebiyatı dönemindeki şiirlerde birbirine yakın olan c-ç, c-j, s-ş, l-r, ğ-y, ka-ke, d-t, z-s ile de yarım uyak yapıldığı görülmektedir.
Uyakları, ses benzerliklerindeki niteliklerine göre iki ana grupta toplamak gerekiyor:
a- Asıl Uyak
b- Yardımcı Uyak (Redif)
Asıl uyak, ses benzerliği taşıyan, ses bakımından birbirine yakın olan sözcüklerle yapılır.
Kafiye Nasıl Bulunur?
Bir şiirde kafiyeyi bulmak için öncelikle şiirin mısraları arasındaki ses uyumu bulunur. Bunun için her mısraın son kelimesinden başlanarak benzer olan kelimeler işaretlenir. Kafiye kelime kök ve gövdelerindeki ses benzerliğidir. Bu nedenle bulunan kelimeler ekine köküne ayrılır. Örneğin farklı dizelerin son kelimeleri “göller” ve “seller” olsun. İki kelimeyi köküne ayıralım. Şu halde “göl – ler” ve “sel – ler” ayrımında göl ve sel, kelimelerin kök halleridir. Böylelikle bu iki kök arasında sadece “l” sesleri benzemektedir.
Kafiye Türleri:
1- Yarım Uyak – Kafiye:Kelimelerin kök ve gövdelerindeki yalnızca bir ünsüz benzerliğine yarım uyak denir. (Zaman zaman tek ünlüyle yapılan uyaklara da rastlıyoruz ki bunları da yarım uyak sayıyoruz.)
Her davadan geçen kişi -geç(kök) – en(ek) (- ç )
Hak’tan yana uçan kişi -uç(kök) - an(ek) (- ç )
Aşk şarabın içen kişi - iç(kök) - en(ek) (- ç )
Ceh esrik, geh mestane ola (x)
(Yunus Emre)
Not: Eklerdeki benzerlik rediftir. Bu nedenle kafiye eklerde aranmaz.
Benim çektiğimi kim çeker - çek(kök) - ar(ek) ( - k )
Gözlerim kanlı yaş döker - dök(kök) - ar(ek) ( - k )
Bulanık bulanık akar -ak(kök) - ar(ek) (- k )
Dağların seliyim şimdi (x )
Gelmişim dünyaya bir daha gelmem - gel - mem (-1)
Alem bir yana olsa a yâri vermem - ver - mem (- r)
Han evler kapandı dükkânlar göçtü - göç - tü (-ç)
Koçyiğit kalmadı toprağa düştü - düş - tü ( ş)
Not: Son dörtlükte harfler yakın sesler olduğu için kafiye sayılmıştır.
2- Tam Uyak - Kafiye: Kelimelerin kök ve gövdelerindeki iki ses benzerliğine tam kafiye denir.
Dört kapı kırk makam yetmiş iki kat - at (-at)
Muhabbet dedikleri tecelli zat - at (- at)
Mümine müsliem hayır nasihat - at (- at)
Muhabbetten geçen Hak’tan da geçer (x )
(Hatayı)
Orhan zamanından kalma bir duvar, -ar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar. -ar
(Ahmet Hamdi Tanpınar, Bursa'da Zaman)
3- Zengin Uyak - Kafiye:Kelime kök ve gövdelerindeki en üç ve üzerinde ses benzerliğine zengin uyak denir.
Aslan gibi apıl apıl yürüyen (-ürü)
Kendi özün Hak sırrına bürüyen (-ürü)
Kepeneğin yanı sıra sürüyen (-ürü)
Mürsel Baba oğlu Sultan Balım’dır (x)
(Kazak Abdal)
Evlerinin önü çardak (-ardak)
Elifin elinde bardak (-ardak)
4- Cinaslı Uyak - Kafiye: Yazılış ve ses bakımından aynı; ancak anlam yönünden ayrı sözcüklerle yapılan uyaktır.
Bağbana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfün teli bağ bana
(Mâni)
Buradaki bağ sözcükleri yazılış bakımından aynı olduğu halde anlamları ayrıdır. İkinci dizede de üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası, demek olan sözcük, son dizede bir şeyi bir şeye tutturmak için kullanılan, düğümlenebilir araç anlamında kullanılmıştır.
Kalem böyle çalınmıştır yazıma
Yazım kışa uymaz, kışım yazıma
Gayet çoktur değil benim yaram az
Bana yardan gayri cerrah yaramaz.
(Gevheri)
5- Tunç Uyak - Kafiye:Zengin uyağın gelişmiş biçimidir. Eğer ses benzeri bir sözcükteki seslerin öteki sözcükte tümüyle yer alacağı ölçüde genişse, buna tunç uyak denir.
Bir eşek var idi zâif ü nizâr
Yük elinden katı şikeste vü zar
(Şeyhî)
"Zâr" tüm sesleriyle "nizâr" sözcüğü içinde geçmektedir.
Kökünde sar beni, yeşert söğüt
Değirmen, değirmen beni de öğüt
Not:İkiden çok ses benzerliğinden oluşan tunç uyaklara Zengin uyak da denmektedir.
Redif (Yardımcı uyak - Döner uyak)
Dize sonlarında aynen tekrarlanan ve anlamları da aynı olan ses tekrarlarıdır. Redifler, (varsa) uyaklardan sonra gelir. Yani önce uyak sonra redif aranır. Redifler bir şiirde dizelerde yer alan benzer kelimelerin eklerine bakılarak bulunur. Redif bir ek benzerliğidir.
Vardım ki bağ ağlar bağıban ağlar (-an: tam kafiye; -lar: redif)
Sümbüller perişan güller kan ağlar. (-an: tam kafiye; -lar: redif)
Girdâb-ı mihnette kapandım kaldım (-ım: redif)
Vermedin bir yandan ses kara bahtım (-es: tam kafiye; kara bahtım: redif)
Anladım gafilsin uykuya daldın (x)
Deli poyraz gibi es kara bahtım (-es: tam kafiye; kara bahtım: redif)
(Dertli)
Not: Bir şiirde aynen tekrar eden kelime, kelime grubu ve dizeler tümüyle redif olarak kabul edilir.( bakınız: "kara bahtım": redif.)
Aliterasyon (Ünsüz Uyuma) : Bir şiirde kelimeler arasında ünsüz harflere dayalı uyuma aliterasyon denir. Şair ritim ve akışı sağlamak için içinde aynı harfin geçtiği kelimeleri kullanmaya özen gösterebilir.
Örnek:
Derdimi dökersem derin dereye (d ve r harfleri kelime başında ve ortasında tekrar etmiştir.)
Karanlıktaki kara karıncanın kanadı (k ve r sesleri tekrar etmiştir.)
Şol dergahtan dönsün yüzüm
Ölünce sevmezsem seni (s harfi tekrar etmiş.)
Sen seni bilsen seni
Sen seni bilsen seni
Sen seni bilmez isen
Patlatırlar enseni (s harfleri tekrar etmiştir.)
Asonons (Ünlü Uyumu):Bir şiirde mısralarda yer alan kelimeler arasındaki ünlü harflerin uyumlu olması asonans olarak adlandırılır.
Örnek:
Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su (u sesi tekrar etmiştir.)
Tekrir: Bir şiirde aynı kelimenin birden çok kez tekrar edilmesi tekrir olarak adlandırılır. Tekrir hem bir ahenk unsuru hem de bir söz sanatıdır.
Örnek:
Akşam, akşam yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam (akşam kelimesinde tekrir vardır.)
Kafiye Düzeni
1- Düz kafiye: Her beytin (iki dize) ya da her dörtlüğün kendi arasında kafiyeli olmasıdır: aa, bb, cc, dd...; aaax aaxa
Ol gece kim doğdu ol hayr-ül beşer - a (-er) Tam kafiye
Ânesi anda neler gördü neler - a (-er) Tam kafiye
(...)
Dedi gördüm ol habîbîn ânesi - b (-âne) Tunç kafiye
Bir acep nur kim onun güneş pervanesi – b (-ane) Tunç kafiye
Örnek:
Düşman geldi tabur tabur dizildi a
Alnımıza kara yazı yazıldı a
Delik demir çıktı mertlik bozuldu a
Eğri kılıç kında paslanmalıdır. b
2- Çapraz kafiye: Bir şiirde birinci ve üçüncü; ikinci ve dördüncü dizenin uyaklı olmasına denir.
-----a
-----b
-----a
-----b
Örnek:
Ne doğan güne hükmün geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer,
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
3- Sarma kafiye:Birinci mısra ile dördüncü, ikinci ile üçüncü mısra kafiyelidir.
-----a
-----b
-----b
-----a
Güney Hastalığı
Ben dostum vaktiyle bir güney şehrine gittim, -a
Yanımda-sevince öyledir!- dünyanın en güzel kızı vardı, -b
Ama neyleyim ki içimde yine o garip sızı vardı, -b
Sonunda, o güzel günlerimi berbat ettim. -a
Eylüldü dostum, aylar içinden Eylüldü, -c
Ateşi düşmüştü artık hummalı kalbimin, -d
İyileşmiştim dostum, sonra o akşam üstlerinin -d
Her saati bir altın yaprak olup döküldü. -c
…
(Ceyhun Atuf Kansu)
Örüşük kafiye (Terza Rima): Bir üçlükte ortadaki her dizenin diğer üçlüğün ilk ve son dizesi ile uyaklı olmasıdır.
-----a
-----b
-----a
-----b
-----c
-----b
-----c
-----d
-----c
…
Örnek:
Hayat yolu ortasında kendimi
Karanlık bir orman içinde buldum.
Anladım yolumu kaybettiğimi.
Aklıma geldikçe hâlâ korktuğum
Bu yabani, haşin, büyük ormanı
Anlatırken bile ürperiyorum.
Ölümden daha korkunç buldum onu,
Ama başka iyi şeyler de vardı,
Söyleyim onların ne olduğunu.
4- Karma kafiye: Düz, sarma, çapraz kafiyelerle meydan getirilen şekillerdir.
Karadut
Karadutum, çatalkaram, çingenem,
Nartanem, nur tanem, bir tanem,
Ağaç isem dalımsın salkım saçak,
Petek isem halimsin, oğulum,
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan,
Yoluna bir can koyduğum,
Gökte ararken yerde bulduğum,
Karadutum, çatalkaram, çingenem,
Daha nem olacaksın bir tanem?
Gülen ayvanı ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağını, karımsın.
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter Ilgıt ılgıt buram buram.
(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Kafiye Şeması Nasıl Çıkarılır - Bulunur ?
Bir şiirin kafiye şeması mısralar arasındaki uyuma bakılarak çıkarılır. Şiirlerde kafiye şemasını belirtmek için yaygın olarak harfler kullanılır. Şiirdeki mısralar arasında birbirine benzeyenlere alfabenin ilk harfi ile başlanarak sırası ile a, b, c… şeklinde harfler verilir. Benzeyenlere yani aralarında uyak ya da redif olanlara aynı harf farklı benzerliklere alfabeden bir sonraki harf sırası ile verilir. Her dizede bir önceki dize ve dizelerle uyum olup olmadığına bakılmalıdır.
Örnek:
Kırlardayım, yalnız ve düşünceli; -a
Yürüyorum, yavaş, ölçülü, ağır; -b
Kumlarda belki insan izi vardır, -b
Üstlerine basmadan yürümeli.-a
Kimseler bilmesin diye halimi -a
Kendim kendisini böyle savunur; -b
Dışımdan içimin hali okunur, -b
İçim alev alev, içim besbelli.-a
İnsanlara karşı kapanıyorum; -c
Kıyılara, ormanlara, dağlara -d
Hayatımı gizli tutamıyorum. -c
Amofun benimle, benim onunla -d
Doğüşmeden, çekişmeden sonunda -d
Gideceğin bir yer bulamıyorum. -c
(Petrarca, çev. C.K.)