İlahi

Şol cennetin ırmakları

Akar Allah deyü deyü

Çıkmış İslam bülbülleri

Öter Allah deyü deyü

Salınır Tûba dalları

Kur’an okur hem dilleri

Cennet bağının gülleri

Kokar Allah deyü deyü

Altundandır direkleri

Gümüştendir yaprakları

Uzadıkça budakları

Biter Allah deyü deyü

Aydan arıdır yüzleri

Misk ü amberdir sözleri

Cennet’de hûri kızları

Gezer Allah deyü deyü

Hakka aşık olan kişi

Akar gözlerinin yaşı

Pür-nûr olur içi dışı

Söyler Allah deyü deyü

Miskin Yunus var yarına

Koma bugünü yarına

Yarın Hakkın divanına

Varam Allah deyü deyü

Yunus EMRE

Biçim açıklaması:

Yunus, bu ilahisinde inanmış Müslüman gönüllerle birlikte tüm doğanın da Tanrı aşkıyla büyük bir coşku içinde O’nu nasıl andıklarını anlatıyor.

İlahi, 4+4 = 8’li ölçüyle söylenmiştir.

Kafiye örgüsü şöyledir:

----------------- a) ırmakları

----------------- b) akar (Allah deyü deyü-redif)

----------------- a)  bülbülleri

----------------- b)  öter

----------------- c)  dalları

----------------- c)  dilleri

----------------- c)  gülleri

----------------- b- kokar (Allah deyü deyü - redif)

Şiirde 13. yüzyıl Anadolu Türkçesinin özelliklerini taşıyan kelimeler vardır: (deyü - diye, altundandür - altındandır, koma - koyma, varam - varayım, çıkayım.)

Şiirdeki Bazı Kelime ve Tamlamaların Anlamları

Tûba: Cennette, kökleri yukarıda, dalları aşağıda olduğu söylenen ağaç

Misk: Asya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür erkek ceylanın karın derisi altındaki bezden çıkarılan güzel kokulu madde.

Amber: Güzel kokulu bazı maddelerin genel adı.

Pür-nûr: Nurla dolu.

Hakkın divanı: Tanrı katı.

Yunus, bu İlahisinde, Cennet’ten söz ederken, inanç dolu, gerçek müslümanlardan oluşan, akarsuları, bülbülleri, ağaçları, gülleri, huri kızları ile güzel bir dünya tasviri yapıyor. Bu anlatım, yaratılan varlıkların yaratanına şükran (şükür) duygularının içtenlikle ve coşkulu biçimde sunuluşudur. Bu anlam zenginliğine ancak Yunus gibi gerçek Tanrı aşkıyla yanan ermişler erişebilir. (Şol Cennetin ırmakları / Akar Allah deyü deyü / Çıkmış İslam bülbülleri / Öter Allah deyü deyü v.b.)

Yunus, güllerin kokusunda, Tanrı sevgisini kokladığını anlatmakla, inançlı Müslümanların büyük bir gönül zenginliğiyle tüm yaratılan varlıklarla birlikte Tanrı’yı terennüm edişlerindeki sırrı da açıklamış olmaktadır. (Cennet bağının gülleri / Kokar Allah deyü deyü - Pür-nûr olur içi dışı / Söyler Allah deyü deyü.)

Yunus, Tanrı aşıklarını anlatırken Hakka aşık olan kişinin, onun aşkıyla gözyaşı döktüğünü, akan yaşların içini ışıkla doldurmuş gibi aydınlık ve huzur verdiğini ve bu iç aydınlığı ile Tanrı adını dilinden düşürmediklerini söyleyerek Hak aşıklarının iyinin, güzelin ve doğrunun örnekleri halinde yaşadıklarını ve hepsinin cennetin en değerli varlıkları olduğunu anlatmak istiyor.

Anlam açıklaması:

Şu cennetin ırmakları Allah diye diye, O’nun yüceliğini dile getirerek akar. İslam bülbülleri “yani hafızlar, Tanrı aşkıyla coşan ozanlar, müezzinler Yunus’la birlikte” Allah’ı yüceleştirmek için anar dururlar.

Tûba ağacının dalları Tanrı adıyla zikreder gibi sallanır durur. Dillerinden Kur’an’ın ayetleri dökülür. Cennetteki güller bile kokularıyla Allah’ın yüceliğini, güzelliğini duyururlar.

Cennetteki ağaçların dalları sanki altındandır, yaprakları gümüş gibi parıldar. Budakları bile Allah aşkıyla uzar gider.

Cennetteki huriler, aydan arı ve parlak yüzleri, en güzel kokular gibi hoş ve tatlı sözleriyle Allah’ı anarak, O’nun adını çağırarak gezer dururlar.

Allah aşkıyla yüreği yanan kişinin gözlerinden mutluluk yaşları akar. İçi dışı sanki nurla dolmuş gibidir. Dilinde hep Allah sözü vardır.

Yunus Emre, görünüşte bir cennet tasviri yapmakta ise de, adını andığı varlıklar dünyada da var olan varlıklardır. Bu bakımdan Tanrı’nın olduğuna içtenlikle inanan kadın, erkek her insan tüm varlığıyla Tanrı’ya bağlanmalıdır. Ona duyduğu gerçek aşkla her engeli aşarak, gerçek mutluluğa kavuşmalıdır. Yunus Emre’ye göre, evrendeki tüm canlı-cansız varlıklar, bir İlahi uyum içinde Tanrı sevgisinin aydınlığında gerçek huzura kavuşacaktır.