Tahattur
Bir acem bahçesi bir seccade,
Dolduran havzı ateşten bade...
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mu’tâde.
Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar,
Dalmış üstündeki kuşlar yâde,
Bize bir zevk-i tahattur kaldı
Şu sönen, gölgelenen dünyâda.
Ahmed HAŞİM
Biçim açıklaması:
Şair, akşam vakti güneş ışıklarının bahçeyi bir Acem seccadesi gibi renk ve desen güzelliğiyle doldurduğunu, havuzu ateşten bir şarap renginin sardığını gün bitiminin bu sönen, gölgelenen havasında, kendisine yalnız eski güzel günleri hatırlama zevkinin kaldığını anlatıyor.
Şiir, aruzun “Fâilâtün / Feilâtün / Fa’lün (Faîlün) kalıbıyla yazılmıştır.
Örnek:
Kafiye düzeni gazel biçimindedir.
a- seccade
b- bâde
c- vakti
b- mu’tade
Şiire genel olarak bir hüzün havası egemendir. Bunun nedeni, güneşin son ışıklarıyla birlikte geçip giden bir günün sonunda şairin sadece hatırlama zevkiyle oyalanmak zorunda kalışıdır.
Nazım birimi beyittir.
Şiirde Kullanılan Bazı Kelime ve Tamlamaların Anlamı
Acem: İranlı.
Seccade: Üzerinde namaz kılınan küçük halı.
Mut’ad: Alışıldığı gibi, her zamanki durum.
Ya’d: Anma, hatırlama.
Zevk-i tahattur: Hatırlama zevki.
Bâde: İçki, şarap.
Acem bahçesi: Genellikle kırmızı güller ve diğer güzel çiçeklerle donanmış bahçe. Bu bahçeye asıl güzelliği şarap rengin- deki güller vermektedir.
Güneşin kırmızı ışıkları, şarap rengine; dallara yansıyan ışıklar mercan rengine, Acem bahçesi seccadeye benzetilmiştir.
Şiirin çizdiği akşam tablosuna kırmızı renk egemendir.
Şairin “Merdiven” şiirinde geçen “Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller / Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller / Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?” ile “Gök yeşil, yer san, mercan dallar / Dalmış üstündeki kuşlar yâde” mısraları ile bu şiirinde kullandığı benzetmeler ve imgeler birbirine yakındır.
Anlam açıklaması:
Bir Acem bahçesi, bir seccade gibi renkli olan bu bahçedeki havuz sanki ateşten bir şarapla doldurulmuş. (Şair, güneş ışıklarının al rengiyle suların şarap rengini alışını, bahçedeki çiçeklerin, özellikle güllerin bu ışıklar altında bir seccade güzelliği yarattığını söylüyor ve gözlerimizin önüne bir akşam vaktinin duyarlı görünümünü seriyor)
Bu hüzünlü akşam vaktinde sevgilisinin bakışları da değişmiş, her zamanki neşeli gözlerini bir hüzün sarmıştır. O, artık eskisi gibi bakmamaktadır.
Gök, yeşilin en güzeli, yer sarının en olgunu, dallar kırmızının en canlısı ile bir sonbahar gününü andıran bu akşam vaktinde dallar üstündeki kuşlar bile sanki bir şeyleri hatırlıyorlarmış gibi sessiz duruyorlar.
Bu görünüm karşısında şaire de ancak bir hatırlama zevki kalıyor. Çünkü güneş ufuktan çekilirken doğayı gamlı bir sessizlik içinde bırakmaktadır. (Şair, insan ömrünün de bir gün böyle sönüp gideceğini düşünerek duygulanıyor, insanın akıp giden günlerle birçok iyi ve güzel şeyleri yitirdiğini, elinde ancak onları hatırlama zevkinin kaldığını söylüyor A. Haşim, aynı duyguyu Merdiven, şiirinde de işlemiştir. “Sular sarardı yüzün perde perde solmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.”