Alfabeler
Bugüne Kadar Kullandığımız Yazılar Hakkında Toplu Bilgi
( Türklerin Kullandığı Alfabeler )
Türkler, eski çağlarda başlıca iki alfabe kullanmışlardır.
- Göktürk alfabesi yahut Orhun alfabesi.
- Uygur alfabesi.
Göktürk Alfabesi:
Orta Asya’nın kuzeyinde yaşamış olan Göktürklerin kullandıkları alfabe 38 harflidir. Birbirine bitiştirilmeden sağdan sola ve yukardan aşağıya doğru yazılır. Bu harflerden dördü vokal (sesli), üçü bileşik, otuz biri de konsonant (sessiz) dir.
Göktürk alfabesiyle yazılan yazıların en önemlisi Moğolistan’daki Orhun Anıtları’dır.
Bundan dolayı Göktürk alfabesine Orhun alfabesi de denir.
Bu yazı, daha ziyade taş ve tahta üzerine oymağa elverişlidir. En büyük kusuru bazen iki, üç kelimenin ayırma işaretine rağmen bir arada yazılması ve kelime başında sesliler (vokaller) yazılmadığı için okunmakta güçlük çekilmesidir.
Uygur Alfabesi:
Uygur Türkleri tarafından kullanılan bu alfabe, 14 şekilden ibarettir. Bu da sağdan sola doğru yazılır.
Bu yazıda çıkakları bir olan sesler aynı harfle yazıldığından okunması güçtür.
Uygur alfabesiyle yazılmış olan en önemli eser: Kutadgu Bilig’dir.
Kutadgu Bilig, Kara Hanlılardan Uluğ Buğre Han adına Yusuf Has Hacip tarafından 1070 tarihinde Kaşgar’da yazılmıştır.
Türk lisan ve edebiyatı tarihinde mühim bir durak yeri teşkil eder. Kutadgu Bilig, Uğurlu bilgi demektir. Aruz vezniyle, Mesnevi şeklinde yazılmıştır.
Kitabın konusu, her biri bir meziyeti temsil eden dört zatın konuşmalarıdır. Bu konuşmaya o devrin meslek adamları da katılmaktadır. Bunlardan hükümdar KÜNTOĞDI BEY adaleti; veziri AYTOLDI BEY devleti; vezirin oğlu OĞDULMIŞ aklı; vezirin kardeşi olan derviş OĞDURMIŞ da kanaat ve itidal’i temsil ederler.
Türelerin Kullandıkları Başka Alfabeler
Türkler, çok eski bir millettirler. Asırlarca evvel Orta Asya’da, Afrika içlerinde, Çin’de, Hint’te, dünyanın daha birçok yerlerinde hükümetler kurmuşlar, gittikleri memleketlere medeniyet götürmüşlerdir. Tabii, oralarda yaşayan milletlerden de birçok yeni şeyler öğrenmişlerdir. Bu sıralarda Türk kabilelerinden bazılarının Sanskrit, bazılarının da Mani, Arami ve Nasturi yazıları gibi alfabeler kullandıkları görülmektedir.
Arap Alfabesi
Türkler arasında İslamiyet yayıldıktan sonra İslam medeniyetlerinin temel yazısı olan Arap harfleri kabul edilmiştir.
Arap harfleri, Türkçemizin bünyesine uygun değildi; Bu alfabede bazı sesleri belirtmek için üç veya dört şekil vardı. Vokaller eksikti. Hece kuruluşunda bir sesli bir sessiz (vokal bir konsonant), yahut bir sessiz bir sesli,(konsonant - bir vokal) esası kabul edilmemiş; bu eksiklik, “hareke” denen işaretlerle sağlanmak istenmişti. Birçok kelimeler sesli olmadan(vokalsiz) yalnız sessiz harflerle(konsonantlarla) yazıldığı için okunmasında çok güçlük çekilirdi. Hatta aynı harflerle yazıldığı halde türlü türlü okunan kelimeler vardı.
Bu alfabenin ıslahı için zaman zaman, yapılan teşebbüslerden bir netice hasıl olamıyordu. Çocuklarımız, bu yazıyı öğrenmek için, aylarca uğraşırlardı ve yine de bir gazete yazısını doğru okumağa muvaffak olamazlardı.
İşte güzel Türk Dili, 1928 yılma kadar kendi bünyesine hiç uymayan demir bir çember içine girmiş gibiydi. Çok ahenkli olan dilimizin bütün sözlerinin konuşulduğu gibi yazılmasına engel olan bu Arap harfleri, vokallerinin az olması yüzünden yazılması zor, okunması güç, doğru imladan mahrum bir yazı şekli idi. Mesela tencere kelimesi Arap harfleriyle, yalnız sonu ünlü olmak üzere şu şekilde yazılırdı: tnere. Bunu okumaktaki güçlüğü görüyorsunuz. Bundan başka Arap harflerinden birçoğunun başta, ortada, sonda ve yalnız olmak üzere üç, dört şekli vardı ki yeni okumağa başlayan bir çocuk, bu şekilleri kavrayabilmek için son derece zorluk çekerdi.
Yeni Yazının Dilimizi İfade Bakımından Değeri
Dilimizi bu garip ve zararlı yazı şeklinden kurtarmak, kolay okunur ve yazılır bir alfabeye kavuşturmak gerekti. Bunu herkesten iyi kavrayan Atatürk, bir Alfabe Komisyonu teşkil etti. 3 Kasım 1928 de çıkarılan bir kanunla Arap harfleri kaldırıldı ve yerine Latin yazısı esasından Türk diline uygun bir şekilde alman yeni Türk harfleri kabul edildi.
O zamandan beri Türkçe okumak ve yazmak gerçekten kolaylaştı. Matbaacılığımız da son derece ilerledi. Bu harflerle yepyeni kitaplar hazırlandı. Yurdumuzda okuma yazma öğrenenlerin sayısı da gün geçtikçe arttı ve artmaktadır.
Alıştırma:
Aşağıdaki yazı bugünün nesrine benziyor mu? . Bunu bugünkü dille yeniden yazınız:
Bizim askerimiz dahi hem kal’a çengin edüp hem böyle bir kavi düşmen ile gereği gibi mukabele edemezdi ve gah barut ye mühimmat tükendi yetişmedi, gah zahire ve gah hazine erişmedi. Kamil dokuz ay muhasara ettiler ve musibeti çektiler. Nefsinde kul taifesi dahi gayret edüp ikramda kusur etmediler ve bir gün kasım geçti, avdet .edelim demediler ve hizmetlerimiz tevziinin vakti geçti deyu söylemediler.
(Peçevi Tarihinden)
Atatürk’ün Harf İnkılabına ait Tarihi Nutku:
Sevgili kardeşlerim,
Huzurunuzda ne kadar bahtiyar olduğumu izah edemem. Duyduklarımı tek kelimelerle ifade edeceğim: memnunum, mütehassisim, mesudum. Bu vaziyetin bana ilham ettiği hissiyatı huzurunuzda ufak notlar halinde tesbit ettim. Bunları içinizden bir vatandaşa okutacağım.
Vatandaşlar, bu notlarım, Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşimiz bunu derhal okumağa teşebbüs etti ve okuyabilir de. Ancak henüz tamamen istinas etmemiş olduğu görülüyor. İsterim ki bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz.
Arkadaşlar, bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz. Anladığımızın asarına yakın zamanda bütün kainat şahit olacaktır. Buna katiyetle eminim.
Vatandaşlar, arkadaşlar,
Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: hakikati anlamayanları hakikate getirmek için. Ben, bu devirleri geçirdim.
Şimdi, sözden ziyade iş zamanıdır. Artık benim için çok söz söylemeğe ihtiyaç kalmadı kanaatindeyim. Bundan sonra bizim için faaliyet, hareket ve yürümek lazımdır.
Çok şeyler yapılmıştır, amma bugün yapmağa mecbur olduğumuz, son değil, lakin çok lüzumlu bir iş daha vardır: yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Her vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeli yaparken düşününüz ki bir milletin, bir heyet-i içtimaiyenin yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse bu ayıptır. Bundan insan olanların utanması lazımdır.
Bu millet, utanmak için yaratılmış bir millet değildir, iftihar etmek için yaratılmış, tarihini, iftiharla doldurmuş bir millettir. Fakat milletin yüzde sekseni okuma bilmiyorsa bu hata bizim değildir. Türkün seciyesini anlamayarak kafasını birtakım zincirlerle saranlardadır. Artık mazinin hatalarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları tashih edeceğiz. Bu hataların tashih olunmasında bütün vatandaşların faaliyetini isterim. En nihayet bir sene içinde bütün Türk heyet-i içtimaiyesi yeni harfleri öğrenecektir. Milletimiz, yazısıyla, kafasıyla bütün alem-i medeniyetin yanında olduğunu gösterecektir.