Yapısal olarak cümleler çeşitlilik gösterir ve cümleler yapısına göre guruplandırılır. Cümleleri öğelerinin sıralamasına göre adlandırırız. Bunun yanı sıra cümleleri yüklemin durumuna göre olumlu, olumsuz, devrik, kurallı, soru cümlesi gibi türlere de ayırabiliriz:

 Bir cümle ya isim ya da fiil cümlesidir. Bu durumda yüklem olan kelime ya isim ya da fiildir. Anlamına ve yapısına göre cümleler dört guruba ayrılır:

  1. Cümlenin barındırdığı yüklem sayısına göre :Basit, Birleşik ve Sıralı cümleler
  2. Yüklemde bildirilen yargının taşıdığı anlama göre:Soru, Olumlu, Olumsuz ve Olumsuz Soru cümleleri
  3. Öğelerinin diziliş sırasına göre:Devrik ve Kurallı
  4. Yüklemin kelime türüne göre:Fiil ve isim cümleleri

Cümleler çeşitli isimlerin çekim ekleri ile edatların yardımı ile bir araya gitirilmesi ile oluşturulur. Tek başına anlamlı bir yargı bildirmeyen isimler ancak bir araya geldikleri vakit anlamlı bir yargı bildirebilirler. Bu birlikteliği sağlayan unsur ise çoğunlukla çekim ekleridir. Cümledeki mana ancak yüklem sayesinde tamamlanır. Yüklem olmadan cümlelerin ifade güçleri son derece zayıftır. Buradan da anlaşılacağı üzere cümlenin en önemli unsuru “yüklemdir”.

Çoğu cümle türü yüklemine bakılarak isimlendirilir.  Yüklemler cümlelere işlevsellik kazandırır. Zira bir cümlenin olumlu, olumsuz, sıralı ya da devrik olmasını sağlayan unsur yüklemdir. Dilimizin temelini oluşturan fiiller yüklem olmakla vazifeli kelimelerdir.

  1. Cümlenin barındırdığı yüklem sayısına göre :
  2. Yüklemin Sayısına Göre Cümleler

Yüklemin sayısına göre cümleler iki başlıkta incelenir:

               Basit Yapılı Cümleler:

 Tek yüklemden oluşan cümlelerdir. İfade ve anlatım güçleri son derece kuvvetlidir. Tek bir yüklem barındırdıkları için kısa ve yalın cümlelerdir. Daha çok nesnellik taşıyan anlatım biçimlerinde kullanılırlar. Türkçede cümlelerin çoğu yalın durumdadır.

Basit  cümlelerin özellikleri:

Basit  cümlelerde bir yüklem bulunur.

Basit  cümleler birden fazla tamlama ve tümleçten oluşabilir.

Daha çok makale, fıkra, röportaj gibi öğretici metin türlerinde kullanılır.

Basit cümle örnekleri:

“Her tarafı ıssız bir karanlık sarmıştı.”

Cümle iki farklı sıfat tamlamasından oluşmuştur; bir yüklem taşımaktadır. Böylelikle yalın durumdadır, basit cümledir.

“En onulmaz dertlerin, acının ve ıstırabın muhakkak bir sonu vardır.

Cümlesi birçok farklı kelimenin teşekkülü ile oluşmuş bir isim tamlaması ve bir yüklemden oluşmuş bir basit cümledir.

“Sevgiyi hep yarınlara bıraktınız.”

Cümlesi de nesne, zarf ve dolaylı yüklemden oluşmuş tek yüklemli bir basit cümledir.

Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz;

Küçücük yüreğinde kocaman bir sevgi ve samimiyet taşıyordu.

Toplantıya katılanların tam bir listesini istedi.

Üç gündür kazazedelere ulaşılamadığı bildirildi.

Türkçede Birleşik Cümle

Birleşik cümlelerde birden çok yargı bulunur. Esas yargı temel cümlenin yargısıdır. Diğer yargıları taşıyan yan cümleler ise temel cümleye bağlı onu türlü yönlerden tamamlayan belirten cümlelerdir.

İki cümleden oluşan birleşik cümlelerde bir temel bir de yan cümle bulunur. Yan cümle çekimli bir fiilden oluşabilir. Temel cümle genellikle sonda bulunur.

Birleşik cümleler şu türlere ayrılır:

  1. Girişik Birleşik Cümleler
  2. Şartlı Birleşik Cümleler
  3. “ki”li Birleşik Cümleler
  4. İç İçe Birleşik Cümleler

Girişik Birleşik Cümleler

Basit cümlelerin aksine girişik birleşik cümlelerde birden çok yargı bulunur. Birleşik cümlelerin esas cümle ile yan cümleler oluşturur. Yan cümleler birer fiilimsi gurubudur.

Girişik Birleşik Cümlelerin Özellikleri:

  • Bir birleşik cümlede ne kadar fiilimsi varsa o kadar yan cümle bulunur.
  • Birleşik cümleler yapı olarak esas cümle ve yan cümleden oluşur.
  • Birleşik cümlelerde tek yüklemden oluşmasına rağmen birden fazla yargı bulunur.
  • Birleşik cümleler yapısal olarak uzun cümlelerdir.
  • Yan cümle temel cümlenin herhangi bir öğesi olabilir.

Şart Eki “–sa, -se” İle Kurulan Birleşik Cümleler

Bu tür cümlelerde temel cümlede bildirilen yargının gerçekleşmesi bir şarta bağlanmaktadır. Yan cümle kendi başına bir yargı taşır, anlam ifade eder; fakat aslında temel cümleyi tamamlamak için söylenir.

Örnek:

Yarın yine yağmur yağarsa;/ işe gitmemiz zor olacak.

Yan cümle    +          şart eki                +      temel cümle

“Ne zaman bir tren sesi duysam / iki gözüm iki çeşme”

Yan cümle    +          şart eki                +      temel cümle

Orhan Veli

Hak nasip eylese / görsem yüzünü”

Yan cümle    +şart eki + temel cümle

Yunus Emre

“Ki” Bağlacı İle Kurulan Birleşik Cümleler

Yan cümlenin ki bağlacı ile temel cümleye bağlandığı cümlelerdir. Ki bağlacı dilimize Farsçadan geçmiştir. Bu bağlaç ile kurulan cümleler Türkçenin yapısına uymamaktır. Zira Türkçe birleşik cümlelerde temel cümle sonda bulunmasına rağmen ki ile kurulan birleşik cümlelerde temel cümle başta yan cümle sonda bulunur.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden

Çok seneler geçti dönen yok seferinden

Yahya Kemal

Unutmaki dünya fani veren Allah alır canı

Gördüm ki bu dünyanın ne ucu var ne bucağı

İç İçe Birleşik Cümleler

Bu tür cümlelerde alıntı bir cümle esas cümlenin içerisinde yer alır. İç cümle temel cümlenin herhangi bir öğesi olabilir.

Atatürk “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!” dedi.

Toplantıya -birinci sınıflar hariç- tüm okul katılacak.

Mevlana’nın da dediği gibi “Ya olduğun gibi görün; ya göründüğün gibi ol.”.

Sıralı cümleler

Yapıca birbirine bağımlı fakat yalnız tek tek kullanıldıklarında bir anlam taşıyan cümlelerin yan yana gelmesi sıralı cümleleri oluşturur. Bu özelliğinin yanı sıralı cümleler bir metin bütünlüğü içinde birbirleriyle ilişkilidir. Sıralı cümlelerin yüklemleri çekimli fiildir.

“Arkasına dümdüz bir siyah tayyör giymiş, başına da bir ufak şapka uydurmuş, üstüne bir tül parçası koymuştu.”

Bu sıralı cümlede yargı taşıyan giymiş, uydurmuş, koymuş yüklemlerini birbirine bağlayan - tu tarz ekidir. Özne ise ortaktır.

Sıralı cümle kurarken son yargıdan önceki yargılarda böyle tarz ekini tekrar etmeyerek son yargıya doğru bir bağımlılık sağlar bunu da söyleyişteki ahenk ile belli ederiz. Bu, her yargının sonunda cümlemizin bitmediğini daha devam edeceğini hatırlatır.

“Çünkü yirmi dört saat sonra çocukların yaramazlıkları adamcağıza o kadar vahim görünmeyecek, şunun bunun kırdığı potları daha hoşgörülükle karşılayabilecek ve her iş oluruna bağlanacaktır.”

Cümlesinde ise, görünmeyecek, karşılayabilecek, bağlanacak yargılarını birbiriyle ilgili kılan -tır bildirme ekidir. Ancak özneler ortak değil.

a- Bağımlı Sıralı Cümleler

Özneler, tümleçler veya yüklemler ortak olabilir.

“Ben eteklerimi toplayıp merdivenleri çıktım, kapıyı açtım.”

 Bu cümlede ben öznesi her iki yüklemin de öznesidir.

b- Bağımsız Sıralı Cümle

Özne, tümleç ve yüklemler ortak olmayabilir.

“Ben de Halime Kadın ile kocasını çağırttım, oraya yatırdım, şimdi o, orada öylece duruyor.”

 Cümlesinde ben ve o kelimeleri birer öznedir. Ben öznesi yatırdım ve çağırttım yüklemlerine bağlanırken o zamiri duruyor yüklemi ile ilgili kılınmıştır.

Sıralı cümlede yer alan cümleler arasında bir anlam ilgisi vardır. Gerektiğinde bunlar birer bağımsız cümle olarak da kesilip kullanılabilirler.

“Ufak sıkıntıları felâket saymaz, mutlulukla, kol kola, yan yana yürür, koşarsanız, onunla at başı gider ve her şeyden önce keyfinizi bozmaz, neşenizi kaçırmazsanız, aile hayatı içinde huzur bulursunuz.”

Bu cümlede kaçırmazsanız fiilindeki -sanız öteki fiillere de ait mi?

Sıralı cümlelerdeki diğer cümleler bazen bağlaçlarla birbirine bağlanır. Büyük anne yavaş yavaş eşyalarını satıyor ve en sonunda sıra küçük sakaya geliyor.

Sıralı cümlede fakat edatı bir bağlaç gibi kullanılabilir.

“Zavallı kuş para etmiyor fakat onun kıymetini bir de çocuğa sorun.”

Sıralı cümlelerin yüklemleri arasında zaman ve tarz bakımından her zaman bir uygunluk aramaya gerek yoktur. Vaktiyle içinde çocukluğunu geçirmiş olduğu aile evi yavaş yavaş dökülür, yıkılır ve şimdi o, ya oturulmaz bir harabedir yahut yanmış veya satılmıştır.

Anlamlarına göre cümle çeşitleri

Cümle anlamlarına göre dört gruba ayrılmaktadır.

a- Olumlu Cümle

Yüklemin anlattığı işin yapıldığını bildiren isim ve fiil cümleleridir. Kelimeler, o kadar hayatımıza işlemiş, o kadar canımız, kanımız hâline gelmiştir ki insanlar artık kelimelerle duyar kelimelerle düşünür olmuşlardır.

b- Olumsuz Cümle

Yüklemin anlattığı işin yapılmadığını, olayın gerçekleşmediğini bildiren isim ve fiil cümleleridir.

“Bu iş yerinde arkadaşlarım var ama hiç birisi ile yakından tanışmam.”

Yüklemlerde olumsuzluk kavramı -ma (-me) olumsuz eki veya değil sözü aracılığı ile karşılanır.

“Neler yaptığını da bildiğim yok.”

Örneğinde olduğu gibi var sözünün zıt anlamlısı olan yok kelimesiyle de olumsuzluk kavramı cümleye kazandırılır. Bu cümle Neler yaptığını da bilmiyorum şekline dönüştürüldüğünde anlamda önemli bir değişiklik olmamaktadır.

Yüklemin olumsuz soru şeklinde olabileceğini hatırlarsak, anlamlarına göre cümleler olumlu, olumsuz, soru ve olumsuz soru olarak gruplandırılır.

c- Soru Cümlesi

“İşin yapılıp yapılmadığını sormak.”

Cümlenin öğelerinden herhangi biriyle ilgili bir durumu öğrenmek için kurulur. Bu sebeple  soru eki daha çok isim veya fiil olan yüklemi, soru kelimeleri ise, fiil dahil cümledeki herhangi bir kelimeyi sormaya yarar. Buna bağlı olarak soru cümlesi yalnızca mı soru ekiyle yapılmaz. Kaç, ne, hangi, nasıl, kim gibi soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleriyle de soru cümleleri kurulur.

Bunun anlaşılmayacak yeri var mı? (yüklemi isim)

Adaya barış getirmiş miydi? (yüklem fiil)

Dün akşam kim geldi? (zamir, özne)

İkizlerden hangisini alacaksınız? (zamir, nesne)

Anlat bakalım ne sordu? (zamir, nesne)

Tatilin bitmesine, kaç gün kaldı? (sıfat, zarf)

Saçlarını nasıl kestiriyorsun? (zarf)

Kaç yaşında evlendin? (sıfat, zarf)

Yükleminin olumsuz soru olduğu cümleler de az değildir.

“Başının üstündeki yıldızı görmüyor musun?”

Bu cümlede görmüyor musun hem soru hem de olumsuzluk ifadesi taşımaktadır. Yüklemi isim soyundan bir kelime olan cümlelerde de olumsuzluk, değil kelimesiyle karşılanır.

Sen o gün önümüzde değil miydin?

Yüklemlerine Göre Cümle Çeşitleri

Yüklem zaman, kişi ve tarz kavramlarını üzerinde bulunduran bir öğedir. Ayrıca olumlu, olumsuz, soru, olumsuz soru kavramlarını taşıyan ekleri bulundurur. Cümlenin yapısına bağlı olarak çatı ekleri alır. Daha başka görevleri de üzerine alan yüklem, bu karmaşık yapısıyla cümlede en önemli öğedir. İşte böyle bir yapıya sahip olan yüklem ya isim soyundan bir kelime ya da bir fiildir. Yüklemi isim soyundan olan cümlelere isim cümlesi, yüklemi fiil olan cümlelere ise fiil cümlesi adını veriyoruz.

“Gündüzleri başımız kalabalık.”

Cümlesinin yüklemi “kalabalık” bir isim olduğu için bu cümlemiz bir isim cümlesidir.

“Dün bize pirinç pilâvı yedirdi.”

 Cümlesinin yüklemi ise yedirdi kelimesidir. Dolayısıyla bu cümlemiz de bir fiil cümlesidir. Her iki cümlenin ortak özelliği bir yargı bildirmesidir. Ayrıca bu yüklemler bir zamana ve bir şahsa bağlıdırlar. Kalabalık yüklemi şimdiki zamanı, yedirdiler yüklemi ise geçmiş zamanı anlatmaktadır.

“Yere yuvarlandık.”

Cümlesinin yüklemi birinci çokluk şahsı ifade ederken

“Sen o yıllarda üçüncü sınıftaydın.”

İsim cümlesinin yüklemi ise ikinci teklik şahsı göstermektedir.

Bir tarafta fiil öte tarafta isim, sıfat, zamir gibi kelime türleri olmak üzere söz varlığımız iki ana gruba ayrılır. Bu kelime sınıflarından yüklem olarak fiil çeşitlilik göstermezken yüklemi isim soyundan olan kelimeler çeşitli türlere ayrılır, örnek olarak

“Ortalık azıcık sisliydi.”

 Cümlesinin yüklemi sisli, aslında bir sıfattır, sisli idi diye açılabilen bu yüklem ek - fiilin geçmiş zamanıyla çekime girmiştir. Orijinal tabloymuş örneğinde yüklem isim,

O geçen neydi? veya Soru soran kimdi?”

Cümlelerinin yüklemleri ise birer soru zamiridir. Ancak bütün bunları artık isim cümlesi diye adlandırırız.

İsim cümleleri çoğunlukla - dır bildirme ekiyle sonuçlanır.

“Kara iklimi serttir.”

“El elden üstündür.”

Örneklerinde -tır (-tir, -tur, -tür), -dır, (-dir, -dur, -dür) bildirme eki “kesinlik” bildirir. Bu ek bazen de kuvvetli ihtimal anlamı katar.

“Şimdi o geçitler çok karlıdır.”

İsim cümleleri yapmakta var ve yok kelimeleri de kullanılır.

“Arada bir dargınlık yok.”

“Bir dileğimiz var.”

Aşağıdaki cümleler isim cümleleridir. Bunları olumsuz cümleler hâline getiriniz.

“Yüzünde memnunluk ifadesi vardı.”

“Çuvallar buğday dolu.”

“Vasiyetim işte budur.”

“Uzun boyu çelik bir sütun kadar dimdikti.”

“O cesur adam sen miydin?”

Dizilişlerine Göre Cümle Çeşitleri

Dizilişlerine göre cümleler iki ana başlık altında incelenir

  1. Kurallı cümle.
  2. Devrik cümle.

Kurallı Cümle

Kurallı cümle’de öğeler özne, tümleçler (nesne, zarı tümleci, dolaylı tümleç) ve yüklem sırasına göre dizilmişlerdir.

“Babam onun yaklaşmasını beklerdi.”

 Cümlesinde beklerdi yüklemi sonda, babam öznesi ise, başta yer almaktadır. onun yaklaşmasını nesnesi ise, yükleme yakın bir yerde bulunur.

“Koca Ali mektubun kimden geldiğini çadırda anladı.”

 Cümlesinde iki tümleç bulunmaktadır: Bunlar geldiğini ve çadırda tümleçleridir, geldiğini nesnesi mektubun tamlayanı ile ilgili olduğu için çadırda dolaylı tümlecinden önce yer almıştır.

“Akşama doğru bir çam ormanının içine girdiler.”

Cümlesinde akşama doğru zaman bildiren bir zarf tümlecidir. Önem sırasına göre burada akşama doğru tümlecinin, cümlenin başında bulunması normaldir. Bu cümleyi Bir çam ormanının içine akşama doğru girdiler şekline dönüştürdüğümüzde akşama doğru zarfı yükleme yakın düştüğü için cümlede önem kazanmıştır. Bu yer değiştirme, cümleyi devrik duruma getirmek demek değildir.

Devrik Cümle

Devrik cümle'de, kurallı cümledeki sırayı göremeyiz. Devrik cümle yüklem öne alınarak nesnenin, öznenin, tümleçlerin yer değiştirmesidir. Böyle cümleler yapmakta yazarların çeşitli amaçları vardır. Bunlardan biri konuşma dilini yazı diline yansıtmaktır.

Sait Faik Abasıyanık, hikâyelerinin birinde “Geçiririm şapkamı kafama, ver elini kalpazankaya” biçiminde bir cümle kullanmış. Bu tür cümleleri kurallı cümle hâline getirdiğimizde yazarın üslûbundaki anlatım zenginliği bozulur. Hele cümlede geçen ver elini deyimini elini ver biçimine hiç getiremeyiz.

Geçiririm şapkamı kafa biçimindeki kuruluşta da bir acelecilik, çabukluk anlamı var. Bu da kurallı hâle getirildiğinde acelecilik kavramı kaybolur.

Bazıları devrik cümleye yazılarında yer vermekle daha etkili, daha ilgi çekici bir anlatım sağlamayı amaçlarlar. Tıpkı tiyatroda olduğu gibi ifadelerini konuşma üslûbu içinde vermek ve bu yolla tek düzelikten kurtulmak isteyenler de vardır. Devrik cümlenin, bilhassa roman ve tiyatro gibi türlerde, konuşmayı yazıya yansıtmak için kullanıldığını, bazan da üslûba hareketlilik katmak için seyrek başvurulan bir cümle türü olduğunu unutmamalıyız. Devamlı devrik cümle kullanmak, bizi yeniden tek düze bir üslûba düşürebilir; üstelik Türkçenin kurallı yapısından da uzaklaşmamıza yol açar. Şimdi örneklerine geçelim.

Nesne yüklemden sonra yer alıyor. Bu tür devrik cümleler en yaygın devrik cümle türüdür.

“Geri getirebilir miyiz geçen günleri?”

“Başka eserler ile karşılaştırıyor onu.”

“İnsanoğlu son nefesine kadar kesmiyor ümidini.”

“Gönül istememişti böyle olmasını.”

“Ne de severmiş övülmeyi vb.”

Özne yüklemden sonra yer alıyor.

“Unutulmadık bir acı olup çıkıyor, ölüm.”

“Seni hiç unutmadım, ben.”

 “Utanmıyorlar mı bunu yapanlar?”

Zarf tümleci yüklemden sonra yer alıyor.

“(Kitabı) Birkaç kez açtım okumak için.”

“Çok isterdim uğurlamak onu rıhtıma kadar.”

Dolaylı tümleç yüklemden sonra yer alıyor.

“Hepimiz düşüyoruz bu yanlışa.”

“Erkenden yaverle beraber çıktılar karargahtan.”

Devrik cümle kuranlar, kelime gruplarını büyük bir titizlikle gözetir, yer değiştirmeyi bu gruplara göre yaparlar. Öte yandan birer grup oluşturan öğelerin bütünlüklerinin bozulmamasını da gözetirler. Uzaktan anlamı anlaşılmayan garip sesler duyuldu cümlesini devrik hâle getirecek olursak anlamı anlaşılmayan garip sesler bir bütün olarak duyuldu yükleminden sonraya alınır. Tamlamaların da bozulamayacağı tabiîdir.

“Devrik cümlede noktalama işaretlerinin yeri üzerinde durunuz.”

“Usandım yeşil fasulyelerin kılçıklarını ayıklamaktan, soğan, domates doğramaktan.”

Cümlesinde kaç öge vardır? Öğelerin dizilişi nasıldır?

 “Binin arabaya ile Arabaya binin arasında kuruluş bakımından fark vardır.”

Bu iki cümle arasında anlam da farklı mıdır?